Thursday, May 01, 2025

Yine ‘adamlar’ üzerine

 


Trump rejiminin 100 günlük dönemi kapanırken tartışmalara, “Otoriterlik artık bir gerçekliktir” ve “Bu adamdan nasıl kurtulabiliriz” soruları damgasını vuruyor.

Birçok ülkede, seçimlerle işbaşına gelmiş faşist hareketler, “güçlü adamlar” eliyle demokratik normlar sistemli biçimde ortadan kaldırılıyor: Polis, gizli servis, ordu gibi güvenlik kurumlarında bürokrasi partizan kadroların eline geçiyor, yargı kurumu iktidara biat ediyor, medya susturuluyor, eğitim sistemini ve toplumun “ruhunu” yeniden şekillendirmeyi amaçlayan bir kültür savaşı derinleşiyor, muhalif her ses düşman ilan ediliyor, rejim her fırsatta kadının beden bakımına, bireylerin cinsel tercihlerine, özel yaşamlarına karışıyor.

Böyle bir ülkede, direnmek ahlaki ve tarihsel bir sorumluluktur. 

(...)

Peki faşist hareketin ve “güçlü adamın” devleti ele geçirdiği aşamada umut nerededir?

BİRLEŞİK MUHALEFET, KİTLESEL TEPKİ

Faşizm ve “güçlü adamın” iktidarı, muhalefetin dağınıklığından, ortak bir strateji kuramamasından beslenir. Ancak Polonya’da olduğu gibi farklı eğilimlerden gelen muhalefet partileri bir araya geldiğinde, tek tek kazanamayacakları seçimleri birlikte kazandıklarında, “adamın” elindeki en büyük silah -böl-parçala-yönet-işlevsiz kalır. Burada önemli olan ortak bir vizyondan çok, ortak bir hedefin varlığıdır. Bu birliktelik, ideolojik değil, stratejik olmalı. Kimin ne kadar oy aldığı, grup çıkarları, bu aşamada ikinci planda kalmalıdır.

(...)

 Bu noktada işçi hareketleri kritik bir rol oynar. Güney Kore örneğinde olduğu gibi, genel grevçağrıları yalnızca ekonomik değil, siyasal bir anlam da taşır. Mısır’da “adam”, sendikalar Tahrir Meydanı’na gelince, gitmek zorunda kalmıştır. Halkın hoşnutsuzluklarını kristalleştiren kalıcı“meydan işgalleri”, ısrarlı protesto eylemleri “güçlü adamı”yerinden edebilir.

(...)

Faşizm, seçimle gelmiş olabilir ama bir seçimle gitmesi garanti değildir. Bu yüzden mücadele sandıkla sınırlı kalmamalı; toplumsal direnişin her katmanında, her gün yeniden üretilmelidir.

Yazının tamamını okumak için

No comments: