Monday, July 31, 2017

‘Önce Amerika’ - Yalnız Amerika..

ABD hegemonyasının gerileme süreci, geri dönüş noktasını (Irak savaşıyla mali kriz arasında bir yerde) geçti. ABD’nin II. Dünya Savaşı’ndan sonra kurduğu, Soğuk Savaş bittikten sonra tek merkezli bir imparatorluğa dönüştürerek kalıcılaştırmayı arzuladığı ekonomik, siyasi mimari çöküyor. ABD yönetimi bu gerçeği yadsıyarak, hâlâ hegemonyacı, “vazgeçilmez” ülke konumunda bir değişiklik olmamış gibi davrandıkça, korumaya çalıştığı düzenin çöküşü hızlanıyor. 

Geçen hafta, ABD kongresinde onaylanan, Rusya’ya yönelik yaptırımlar bu paradoksa çok güzel bir örnek oluşturuyor.

Thursday, July 27, 2017

Cumhuriyet davası- Kültür savaşları

Kültürel egemenliğini bir türlü kuramayan siyasal İslamın, laik, demokratik, Cumhuriyetçi Türkiye’ye yönelik saldırısı, “kültür savaşları” gittikçe yoğunlaşıyor. 

(...)

arkadaşlarımızın “yargılanma” sürecinin başladığı gün, Cumhuriyetçi geleneği tasfiye etmek isteyenlere yol göstermeye... direnenlerin, direncini kırmaya yönelik bir yorumun kültür savaşlarının tam merkezindeki Cumhuriyet gazetesinde yayımlanması çok “ilginçtir”. 

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Monday, July 24, 2017

İki Türkiye var

Dün bu ülkede birçok Türkiye vardı: Emeğin ve sermayenin Türkiye’si, Türklerin ve Kürtlerin Türkiye’si, Kadınların ve Erkeklerin Türkiye’si, LGBT ve homofobi Türkiye’si. Tüm bunlar yok olmadılar ama bir başka bölünmüşlüğün egemenliği altına girdiler: Laik, demokratik bir toplumda yaşayamayacağına inanan siyasal İslamın Türkiye’si ve laik, en azından “liberal demokratik” bir ülkede yaşamak isteyenlerin Türkiye’si. 
 
Egemen duygu korku 
Çünkü bu ülkede bir Türkiye öbür Türkiye’den korkuyor. Dahası, bunlar içeriği, yoğunluğu, sonuçları birbirinden farklı korkular. 

(...)

Yazının devamını okumak için tıklayınız

Thursday, July 20, 2017

Yeni tür bir ilişki

Faşizme karşı mücadelede, sosyalistler ile sosyal demokrasi (ya da cumhuriyetçi blok) arasındaki ilişki hep sancılı olmuştur. Bunun bir nedeni sosyalist hareket içindeki sol sekter yaklaşımlar (“sosyal demokrasi= sosyalfaşizm”; “ya da peşine mi takılacağız” gibi) diğeri de sosyal demokrat parti ile etkin bir ilişki kurmaya uygun örgütsel biçimlerin geliştirilememiş olmasıdır.

İngiltere’de, içinde çeşitli grupları, kimi bağımsız sosyalisti barındıran Momentum örgütü ile Corbyn liderliğinde İşçi Partisi arasındaki ilişki, “uygun örgütsel biçim nasıl olabilir” sorusuna, sanırım bir cevap sunuyor. Momentum deneyimi, bugünlerde özellikle Maltepe mitinginden sonra, muhalefetin momentumunu korumaya, sosyalist muhalefetin CHP ile ilişkilerini düzenlemeye çalışırken yararlanılabilecek kimi dersler sunuyor.

Yazının devamını okumak için tıklayınız

Monday, July 17, 2017

Zaman muhalefetten yana işlemiyor

CHP liderliğinin, parti örgütünün başarısına, toplumsal muhalefetin “Adalet Yürüyüşü”, Maltepe mitingi ile geldiği kritik eşiğe değinmiş, eğer bu eşik hızla aşılamazsa, toplumun yarısının rızasını alamayan, tedirginlik ve paranoya düzeyi yükselen AKP liderliğindeki siyasal İslamın karşı saldırısının şiddetinin olağan bir etki-tepki diyalektiğinin çok ötesine geçebileceğini ileri sürmüştüm. 

Darbe Araştırma Komisyonu’nun, taslak raporuna eklediği bölüm, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP merkezinde, TOBB toplantısında yaptığı konuşmalar, 7 bin kişilik yeni tasfiye dalgası, karşı saldırının beklediğimden daha çabuk başladığını gösteriyor...

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Thursday, July 13, 2017

Büyük başarı, kritik eşik

CHP liderliği, parti örgütü açısından “Adalet Yürüyüşü” ve muhteşem Maltepe mitingi çok büyük bir başarıdır. Kılıçdaroğlu’nu CHP başkanlığından, toplumun AKP hegemonyasını kabul etmeyen, kararlı çoğunluğunun liderliğini üstlenme konumuna taşıyan bu başarı, henüz siyasi dengeleri değiştirmemiştir ama, onu ve toplumsal muhalefeti çok kritik bir tarihsel eşiğe getirmiştir. 

Siyasi iktidarların kendilerini tehdit altında hissettikleri böyle tarihsel eşiklerde, eğer eşik açılamazsa, karşı saldırıları çok sert oluyor..

(...)

Yazının devamını okumak için tıklayınız

Monday, July 10, 2017

Titanic’te G20 toplantısı

G20 liderlerinin çektirdikleri fotoğraf, “Titanic” kaptanlarının yola çıkmadan önce çektirdikleri fotoğrafı anımsattı. Bir farkla, dünya sisteminin “kaptanları” geminin rotasında en az iki “buzdağı” olduğunu biliyorlar: Küresel iklim krizi ve bir “Büyük Savaş”. Eğer kaptanlar, anlaşarak rotayı değiştirebilirlerse Titanic’in kaderini paylaşmayabiliriz. 

(...)

Umut var ama… 
Bu işbirliğini gerçekleştirmesini beklediğimiz liderlere, hatta “geminin” durumuna bakınca, Kafka’nın “Umut var ama bizim için değil” sözünü anımsamamak olanaksız. Bu kaptanlar ve bu gemiyle olmaz! 

(...)

Yazının devamını okumak için tıklayınız

Thursday, July 06, 2017

G20 ve ‘Radikal Belirsizlik’

G20 ülkeleri, Hamburg’da Merkel’in ev sahipliğinde toplanıyorlar. Toplantı öncesinde yoğunlaşan tartışmalar, “Radikal Belirsizlik” başlıklı yazımda değindiğim durumun tüm özelliklerini yansıtıyordu. Bu nedenle G20 toplantısından ciddi bir sonucun çıkmasını kimse beklemiyor. Çıta, “çelişkiler daha da derinleşmesin, var olan dengeler korunsun yeter”e kadar alçaltılmış durumda.

‘Radikal belirsizlik’ 
Financial Times’dan Gideon Rachman’ın dikkat çektiği gibi, 2008 yılında yapılan ilk G20 toplantısında, “salonda en önemli liderin George Bush olduğundan kimsenin kuşkusu yoktu. Bugün, dünyanın geri kalanının liderlik için ABD başkanına bakabileceği söylenemez.” 

(...)

Monday, July 03, 2017

‘Millet’ ve kimi spekülatif düşünceler

“Adalet” yürüyüşü, toplumda dünya basınında büyük ilgi çekiyor. Bu ilgi AKP’nin rejiminin, siyasal İslamın karakterinin, ülkede yarattığı kurumsal kültürel yıkımın boyutlarının anlaşılmasını kolaylaştırıyor. 

Yürüyüş AKP tabanında bile sempati topluyor, yandaş yazarların kafasını karıştırıyor, siyasal İslamın, inancını gerçekten ciddiye alan kimi yazarlarını düşünmeye zorluyor. AKP’nin, siyasal İslamın lider kadrolarının toplumun gerçeğini yadsımak için sığındıkları fanteziler artık saydamlaşıyor. Bu onları dehşete düşürüyor, marazi tepkilere yol açıyor.

(...)

Yazının devamını okumak için tıklayınız