Monday, November 24, 2014

Ortadoğu Düzeni Çökerken...


Ortadoğu’da düzenin çöküşü giderek hızlanıyor. Ancak, AKP Türkiyesi, siyasi İslamın entelektüellerinin tüm afra tafrasına, liderliğinin “dünya gücü” olma fantezilerine karşın, bu çöküşün içinden güçlenerek çıkacak gibi görünmüyor.
“Bu çöküşten kim güçlenerek çıkabilir?” derseniz benim aklımda şimdilik iki aday var: İran ve eğer liderlikleri ellerindeki kartları iyi oynayabilirlerse Kürtler. Bu çöküşün (ve bu arada AKP Türkiyesi’nin dış politikasının iflasının) sergilemeye başladığı biçimlerden ikisi özellikle önemli. Bunlardan biri IŞİD, diğeri de Filistin-İsrail çatışmasının, bir din çatışmasına dönüşmesi. Bir başka açıdan bakarak, her iki olgunun da ABD’nin bölge politikalarının bir sonucu olduğunu söyleyebiliriz. 

İki fiyaskodan bir sürü felaket

(...)

Yazının devamını okumak için "tık"layınız 

Monday, November 17, 2014

‘Radikal Türkler’


Geçen hafta Foreign Affaires dergisinin portalına konan “Radikal Türker” (G. Murat Tezcur, S. Çiftçi,) başlıklı makale, liberal entelijansiyada heyecan yarattı; ancak makale liberallerin bildik yanılsamalarını tekrarlamaktan öteye gidemiyordu.

1) Radikaller yoksullardan gelmiyorlarmış!  
(...)

2) ‘Ilımlı İslam’ radikalleşmeyi engellemiyormuş! 
(...)

3) Çözüm ‘sağlıklı sivil toplum’muş  
(...)

Az felsefe çok yarar getirebilir
 
Filozof Simon Crichley, “Felsefe ve siyaset, sırasıyla din ve adalet alanlarında düş kırıklıklarından kaynaklanır”
diyordu. Radikalizmi hemen, buraya; dini anlamlar sistemini ve/veya verili adalet sistemini kökten değiştirmeyi amaçlamak olarak koyabiliriz.
Sonra da bu aforizmayı yeniden şöyle yazmayı deneyebiliriz:
“Egemen seküler felsefe- anlamlandırma sistemi alanında düş kırıklığı yaşayan dine, liberal demokrasinin adalet kavramıyla düş kırıklığı yaşayan dinle en yakın ilişki içindeki siyasete yöneliyor.” 


(...)

Yazının tümünü okumak için "tık"layınız  
  

Monday, November 10, 2014

ABD’de Cumhuriyetçi Parti’nin Zaferi Üzerine Düşünceler




Geçen hafta salı günü Cumhuriyetçi Parti hem meclisin hem de senatonun kontrolünü eline geçirdi. Obama yönetimi, 2016 Başkanlık seçimlerine kadar sürecek zor ve belirsiz bir döneme girdi. 

Yorumcuların büyük çoğunluğu, Obama’nın bir “topal ördek” başkan olacağını, kendisinden önceki başkanların ikinci dönemin sonuna doğru yaptıkları gibi, içerde yasama organında karşılaşacağı sıkıntılardan, dışilişkilerdeki sorunlar üzerinde yoğunlaştırarak kurtulmaya çalışacağını düşünüyorlar.
Dünyada çok kritik ekonomik ve siyasi sorunların birikmeye devam ettiği bir dönemde, ABD’de yasama ve yürütme organları arasında oluşan bu yeni dengenin iç ve dış politikada yaratabileceği etkiler de yoğun biçimde tartışılıyor. 
(...)

‘Çift hükümet’
Council on Foreign relations üyesi, yıllardır çeşitli meclis komisyonlarına danışmanlık yapan, anayasa profesörü Michael Glennon, geçen hafta Financial Times’ta da tanıtımı övgüyle yapılan “Ulusal Güvenlik ve Çift Hükümet” başlıklı kitabına, “dünya olaylarını izleyenler Obama yönetiminin birçok ulusal güvenlik konusuna yaklaşımının esas olarak Bush yönetimininkinden farklı olduğunu düşünecektir” cümlesiyle başlıyor. Ben kitabı yeni okumaya başladım. Edvard Luce’un tanıtma yazısından da yararlanarak aktarırsam, Glennon, ABD’de esas olarak biri hiç değişmeyen, öbürü seçimlere gidip gelen iki hükümet olduğunu savunuyor; ayrıntılı, “akademik olarak güçlü” analizlerle ve örneklerle, ister parlamento, ister Kongre seçimlerini kim kazanırsa kazansın, bunların hiç değişmeyen bir aparatın elinde kukla olmaktan öteye geçemediklerini gösteriyor.


Yazının tamamını okumak için "tık"layınız 

Monday, November 03, 2014

Yeni ‘Model’ Ülke




AKP Türkiyesi’ni unutun. Ortadoğu’nun, Arap dünyasının hatta Müslüman dünyanın örnek alması gereken yeni ülke, her şeyi çok bilen liberal-muhafazakâr “kanaat önderlerine” göre şimdi Tunus. 

(...)

Yazının devamını okumak için tıklayınız