Thursday, June 29, 2017

Yine geliyor mu?

Geçen hafta, finans konularında yazan kimi yorumcuların tartışmaları, bir mali krizin mayalanmakta olduğunu düşündürüyordu.

Yine bir balon... 
Ambrose Evans-Pritchard (The Daily Telegraph, 25/06/2017) Uluslararası Mutabakatlar Bankası’nın (IBS) son raporundaki verilere dayanarak, 2008 mali krizine yol açan “hastalığın” tedavi edilmediğine, dünya ekonomisinde borçlanma oranlarının yine olağanüstü düzeylere çıktığına işaret ediyordu. Pritchard’a göre, 2008 mali krizi öyle yüz yılda bir patlak veren bir sarsıntı değildir; neden olan sorunlar aşılamadığından tekrarlanma olasılığı çok yüksektir. 

(...)

Monday, June 26, 2017

Birinin hayalleri öbürünün kâbusu...

Geçen hafta, gazetelerde gördüğüm bir fotoğrafta Cumhurbaşkanı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemini anımsatan üniformalar giymiş, Rabia işareti yapan, iki sıra askerin arasında, Rabia işareti yaparak yürüyordu. Aklıma Deleuz’un “başkalarının hayalleri” ile ilgili sözleri geldi.  Başkalarının hayallerinin, her zaman tüketici, bizleri yutma riski olan hayallerolduğunu bilmek gerekir... Kendinizi başkalarının hayallerinden koruyunuz. Eğer, başkasının hayallerine tutsak olursanız belanızı bulursunuz (vous êtes foutu)” 

Türkiye, AKP liderliğinde temsil edilen siyasal İslamın hayallerine tutsak olmaktan, maalesef kendini koruyamadı.

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Thursday, June 22, 2017

‘Radikal belirsizlik’

Kapitalizmin, ABD hegemonyası altında kurulan ekonomik, siyasi, kültürel “yapısının”, mali krizden sonra çelişkilerini düzenleme kapasitesini kaybederek, çözülmeye başladığına değinmiştim; ancak yeni bir yapılanmayı (mimariyi) oluşturacak kalıcı unsurlar henüz yok. 
Bu durum kapitalizmi yönetmeye çalışanlar açısından, Financial Times yazarlarından Wolfgang Münchau’nın bir ifadesini ödünç alırsak, sık sık büyük sürprizlere yol açan bir “radikal belirsizlik” yaratıyor.

Liste uzun 
Bu sürprizlerin listesi oldukça uzun.
(...)

Monday, June 19, 2017

Bir dönem kapanıyor

Neo-liberalizm 2007 mali krizinde öldü. Hükümetler sınıf mücadelesinin düzeyinin düşüklüğünden  yararlanarak bu ölümü gizlemeyi başardılar. Corbyn liderliğindeki İngiltere İşçi Partisi’nin neo-liberal politikaları eleştiren programının genel seçimlerdeki beklenmedik başarısı, çoktandır çürümekte olan o cesedi gözler önüne serdi. Geçen hafta, Kensington belediyesinin sosyal konut bloku “Grenfall Tower” da yaşanan felaket, bu cesedin, bu büyük yangının küllerine gömüleceğini gösteriyor. 

Yazının devamını okumak için tıklayınız

Thursday, June 15, 2017

Thatcher – Corbyn (II)

Corbyn ve İşçi Partisi’nin seçim başarısına çok sevindik. Bir dönem bitti, yenisi başlayabilir dedik. Şimdi bu duruma eleştirel mesafemizi koruyarak yeniden bakalım.

Yakında hükümette 
Muhafazakâr Parti ve hükümet son derecede istikrarsız. İşçi Partisi’nin hükümete gelme olasılığı hızla artıyor. Kamuoyu yoklamaları, yeni bir genel seçimlerde İşçi Partisi’nin hükümet kuracak çoğunluğa ulaşabileceğini gösteriyor. Doğru, henüz kimse yeniden sandığa gitmekten yana değil. Ancak Theresa May’in istikrarlı bir hükümet kurma olasılığı çok zayıf. 
May’in, ayakta kalabilmek için Kuzey İrlanda’nın Demokratik Birlikçi Partisi’nin (DUP) temsilcileriyle dışardan destekli bir hükümet kurma çabaları muhafazakâr parti çevrelerinde tepki çekiyor. DUP’nin, homofobik, köktendinci görüşleri seçmeni partiden daha da uzaklaştırabilir. Bu ittifak İngiltere yönetiminin, Katolik Shinn Fein ile Protestan DUP karşısında tarafsızlığı varsayımını yıkarak barış sürecini tehlikeye atabilir. 
Diğer taraftan, kimi yorumcular haklı olarak, Muhafazakâr Parti’nin, 1974’te kendi çağırdığı erken seçimlerde meclis çoğunluğunu kaybettikten sonra başına gelenleri anımsatıyorlar. 

(...)

Monday, June 12, 2017

Thatcher - Corbyn

Varoufakis, 2015’te Corbyn ile Thatcher arasında analoji kurarken haklıydı. Thatcher ekonomide, siyasette ve popüler kültürde başlayan yeni dönemi temsil ediyordu. Corbyn de öyle olabilir.
(...)
Gerçekten de, İP’nin seçim manifestosuna bakınca, yaklaşık 38 yıl önce toplumu yeniden şekillendirmeye, vatandaşların aklına yeni “tartışılmaz doğruları” yerleştirmeye başlayan neo-liberal, postmodern söylemlerin, bu seçimde yıkılmaya başladığını görüyoruz. 
(...)
Corbyn işçi sınıfının hem yeni gelişen kuşağını kazanmış, hem de neo-liberalizmden en çok etkilenmiş geleneksel kesimini kazanmaya başlamış görünüyor.

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Thursday, June 08, 2017

Katar, nereye kadar?

Realite, AKP rejimini bir kez daha darp etti. AKP Türkiye’sinin “yakın dostu”Suudi rejimi yanına Mısır, Bahreyn, Birleşik Arap Emirliği’ni de alarak AKP Türkiye’sinin, “nefes borusu” (Yusuf Kaplan) Katar’ı ekonomik ve siyasi ablukaya aldı. AKP Türkiye’sinin payına da stratejik derinlikte boğulma riski kaldı. 

Fantezi ve gerçek 
Siyasal İslamın liderliğinin fantezisine göre, Osmanlı mirası, AKP Türkiye’sine, Sünni Müslüman dünyaya liderlik etme, 900 milyon mazlumu temsil etme, böylece dünyada söz sahibi olma olanağı veren bir stratejik derinlikanlamına geliyor. 
Gerçekteyse, Sünni Arap dünyası, Osmanlı deyince, talan, baskı, şiddet, aşağılanma, İngiliz emperyalizmiyle iş birliği yaparak isyan ettiği bir yönetim anımsıyor.

(...)

Yazının devamını okumak için tıklayınız

Monday, June 05, 2017

Çürüme ve çözülme

Ne zaman büyük resme” bakmayı denesem aklıma bu iki sözcük geliyor. Bu kez de gündemde ABD başkanı Trump’ın NATO ve G7 toplantılarındaki tutumu, ABD’nin Paris İklim Anlaşması’ndan çıktığına ilişkin açıklaması var.

Çürüme ve sanat 
Bir hegemonyanın devleti tabii ki önce kendi çıkarını düşünür. Ancak hegemonya, bu çıkarlar başka ülkelerin çıkarlarıyla örtüştüğü, liderlik benimsendiği için gerçekleşir. Bu hegemonya altında şekillenen düzende, hegemonyacı devletin egemenliği değil, (bu devlet ekonomik ve askeri olarak en güçlü konumda olduğundan) tüm diğer devletlerin egemenlikleri tehdit altındadır. 
Bugün ABD’nin yönetimi, “önce Amerika”, “ulusal egemenliğimizi savunuyoruz” gibi ifadeler kullanıyorsa, ABD hegemonyası altında şekillenmiş “dünya düzeni” artık tükenmiş, her türlü savaşı, insani felaket olasılıklarını gündeme getiren bir “güçler dengesi” ortamına girilmiş demektir.

(...)

Thursday, June 01, 2017

‘Totaliter’ mi dediniz?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ensar Vakfı’nın 38. genel kurulunda yaptığı konuşmada, her zamanki açık sözlülüğüyle, önemli açıklamalar yaptı. Bu açıklamaların birkaç satırı üzerine sayfalarca deneme yazılabilir. Derinlik dediğiniz işte böyle bir şey olmalı! Ben burada, tam hakkını veremeyecek olsam da bu açıklamalara kısaca değinmek istiyorum. 
 
Kimi satır başları 
“Biz 14 yıldır kesintisiz iktidarız. Ama hâlâ sosyal ve kültürel iktidarımızkonusunda sıkıntılarımız var.
Devamını okumak için tıklayınız