Thursday, June 28, 2018

Seçim sonuçları üzerine ‘brütalist’ notlar

Seçimleri, nasıl aslında “güzel” kaybettiğini anlatmaya çalışan absürt bir anlayışla karşı karşıyayız. Sakın Beckett’in yapıtlarından birinin içinde olmayalım? Bu korkutucu olasılık bir yana, eski bir deyişi anımsar, insanları incitmemek için biraz da yumuşatırsak: savaşta ve siyasette “kaybetmenin birdeğeri yoktur”.

Muharrem İnce’nin kabul ettiği gibi Erdoğan kazanmıştır. Ancak bunun sandıklardan çıkan oylarla ilgisi çok zayıftır. Dahası sebep-sonuç ilişkisinin oku, alınan oylardan kazanmaya doğru değildir: Erdoğan kazandığı için, sandıktan o sonuçlar çıkmıştır. AKP ve siyasal İslamın bu “zaferinde” neden-sonuç ilişkisi oy oranlarından, kazanmaya doğru olsaydı, seçimlere bu koşullarda gitmezdik, seçim günü ve gecesi yaşananlar yaşanmaz, sonuçlar bu biçimde açıklanmazdı.


(...)

yazının tamamını okumak için tıklayınız

Monday, June 25, 2018

Ertesi gün

Çok kritik ve tarihsel öneme sahip iki seçim yaşadık. Seçimlere giden süreç büyük baskı, şiddet uygulamaları altında yaşandı. Buna karşın muhalefetin, özellikle de Muammer İnce’nin aldığı destek giderek arttı. Muhalefet cephesinde, cumhuriyetçi-ulusalcı Türklerle Kürtler; laik cumhuriyetçilerle siyasal İslamın Saadet Partisi’nde kendini ifade eden kesimi arasında, bugüne kadar görülmeyen bir diyalog vardı. Tek adam diktatörlüğünü durdurma zemininde, ülkede, kapitalist demokrasiyi yaşatabilme potansiyellerine sahip bir dayanışma ortamı oluştu. 

Buna karşılık, AKP’de temsil edilen siyasal İslamın saflarında bir pörsüme vardı, giderek korku ve panik egemen oldu; propaganda konuşmaları, söylemini yitirmiş, ezberi bozulmuş olmanın getirdiği saçmalıklarla doluydu; adeta seçimlere değil, kıyamete gider gibiydiler. 

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Monday, June 18, 2018

Bu sırada Ürdün’de

Hemen, “Ne alakası var” demeyin, AKP liderinin Niğde mitinginde meydandakilere çıkıştığı gibi... Suruç’ta yaşananlara bakıp, “hadi yinebaşlıyor” gibi bir şey yazmaya hazırlanıyordum ki, gözüm Ürdün ile ilgili haberlere takıldı. Biraz daha yakından bakınca ayırdına vardım ki bir alakası var. O yüzden, Suruç’ta yaşananlarla ilgili yazıyı, gelişmeleri beklemek üzere, erteledim.

IMF yine sahnede... 
Zaten, Suriyeli göçmenlerin yükünü göğüslemeye çalışan Ürdün ekonomisi iki yıl önce dış borçlarını ödemekte zorlanmaya başlayarak bir borç krizine girmiş, IMF’den yardım istemek zorunda kalmış.

(...)

Thursday, June 14, 2018

Çok kritik bir kavşak

Adayların meydanlardaki performanslarına, meydanların heyecanına, sosyal medyadaki hareketliliğin içeriğine bakınca, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalması, İnce’nin zaferiyle sonuçlanması, HDP’nin barajı geçmesi, AKP’nin Meclis’te çoğunluğu kaybetmesi gerekir diye düşünüyorum. Ancak OHAL ve onunla çıkarılmış türlü yasalar gerek seçim sonuçlarını, gerekse de seçimlerden sonraki gelişmeleri büyük ölçüde çarpıtacak.

(...)

İki konu daha var 
Göz önüne alınması gereken iki konu daha var. Birincisi, “iktidarı” Erdoğan’a indirgemenin, çok vahim bir yanılgı olacağını sık sık vurguluyorum. Karşımızda bir rejim sorunu var.


(...)

İkincisi, dış kaynak bağımlısı Türkiye kapitalizmi, çok ciddi bir borç krizinin eşiğindedir. Hatta, kimi analistlere, örneğin, “Türkiye, Brezilya finansal madenin içindeki kanaryalar mı” diye soran Kenneth Rogoff’un, Project Syndicat sitesindeki son yorumuna bakılırsa, bu kriz çoktan başlamıştır. 

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Monday, June 11, 2018

G 6+1

Cuma günü yapılan G-7 toplantısında yine gördük ki bir zamanlar “asla olmaz” denen şeylere tanık olmaya devam ediyoruz. Geçen hafta, ABD ile geleneksel müttefikleri arasında ticaret savaşları keskinleşmeye devam etti. Trump’la birlikte, ABD dış politikasında başlayan değişim de giderek belirginleşti. Şimdi, ABD’nin imparatorluk projesinin, II. Dünya Savaşı’ndan sonra hegemonyası altında kurulan uluslararası ekonomik ve siyasi düzeni yıkmaya başladığını söylenebiliriz.

(...)

Trump yönetiminin korumacı politikaları uluslararası ticaret sistemini, Macron’un, “kaba hegemonya” olarak nitelediği imparatorluk refleksiyle de Avrupa Birliği’ni parçalamaya yönelik politikaları en çok, ekonomik ve siyasi gelişmesini bu ikisine dayandıran (Financial Times’dan P. Stephens’in deyimiyle “istikar ithal eden”) Almanya’yı vurmaya aday. 

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Thursday, June 07, 2018

Petrol fiyatlarına dikkat!

Geçen yıl, Petrol fiyatlarında hızlı bir artış yaşandı. Tarih, böyle durumlarda, ekonomik ve siyası risklerin arttığını söylüyor. 
 
Önemli olan artış hızı 
Geçen ay ham petrolün varil fiyatı, 2015 Kasım’ından bu yana ilk kez 80 
dolara ulaştı.

(...)

... Bloomberg’de yayımlanan bir araştırma (01/06/18), Brent ve WTI petrollerinin varil fiyatının geçtiğimiz 11 ayda sırasıyla yüzde 62 ve yüzde 46 artmasından kalkarak dünya ekonomisinde yeni bir gerilemeyi tetikleyecek bir “petrol şoku” olasılığından söz ediyordu...
Yazının tamamını okumak için...