Monday, May 26, 2025

Doğru bir adım ama yanlış yönde...

 


DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, “eşitlikçi bir kardeşlik hukukunun tesis edildiği, herkesin özgürlüklerinin yasal teminatının olduğu bir yeni anayasa” arzuladıklarını söylemiş. Yeniden aday olması tehlikeye girmeye başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan da bir süredir, “Darbecilerin değil, sivillerin ortaya koyduğu yeni bir anayasaya ihtiyacımız var” diyor. Ben de aynı fikirdeyim. Yeni bir anayasa gerekiyor. Ancak aklıma hemen, o fıkradaki, yağcılık yapmaya çalışan genç bürokratın, “Ülke bir uçurumun kenarına gelmişti. Liderimiz ileri doğru çok cesur bir adım attı” sözleri geliyor. Ülkemiz de bugün, bir uçurumun kenarına geldi ve doğru bir adımı yanlış yöne bakarak atma tehlikesi var. 

ESKİ, YENİ, DARBECİ…

“Darbecilerin yaptığı” anayasa haklar, özgürlükler ve Kürt sorunu alanlarına kısıtlamalar koyan baskıcı bir anayasaydı ama hakların ve özgürlüklerin olmazsa olması laikliği biçimsel olarak da olsa “güçler ayrılığı” ve “hukuk düzeni” temelinde koruyordu. O anayasa kapitalist demokrasinin en temel özelliği olan ikili hükümet yapısını da koruyordu: Yasalar Meclis’te yapıldığı için “seçilmişlerin” bir anlamı, “atanmışların” da anayasayı koruma yetkisi vardı. 

“Darbecilerin yaptığı” anayasanın, 20’den fazla değişiklik paketiyle 100’den fazla maddesi değişti. Dahası o anayasa, siyasal İslamın “pasif devrimi”“süreç olarak faşizm” içinde, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini sağlamak için 2007’de, Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler Savcılar Kurulu’nun yapısını değiştirmek için 2010’da, nihayet, parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçmek için 2017’de olmak üzere üç kez değişti, “öze” ilişkin unsurları (içeriği) yeniden şekillendi. Şimdi, “ikili hükümet” yapısı yok, güçler ayrılığı yok. Dahası birçok kez gördük ki bu “pasif devrim sürecinin” gerektirdiği anlarda rejim kendi yaptığı anayasayı da laiklik ilkesini de kolaylıkla çiğniyor. Karşımızda, artık, siyasal İslamın “pasif devrim” sürecinin ürünü ve aracı olan, sivil ama darbecilerin anayasasından daha baskıcı (Ne ironi ama!) bir anayasa var. 

Yazının tamamını okumak içn tıklayınız


No comments: