Mali krizden bu yana sürüngen bir büyüme hızına
hapsolmuş dünya ekonomisinde, emek verimliliğinde, girişim dinamiğinde,
ticaret hacminde görülen gerilemelere, sanayi sektöründe envanter
artışlarına ilişkin verileri aktardım (28/07), çarşamba günü Financial Times ticaretin
yanı sıra yatırımların da yavaşladığına dikkat çekiyordu. Bu veriler
uluslararası rekabetin yoğunlaşacağını düşündürüyor.
(...)
Klasik emperyalizm
“Jeo-ekonomi” kavramının (Luttwak, National Interest, 1990) bu yıl Davos zirvesinde bir raporun başlığında ilk kez ortaya çıkışını bu gelişmelere bağlayabiliriz.
Jeo-ekonomi, büyük
güçlerin, dünyada belli coğrafyalar üzerinden siyasi egemenlik kurma
politikaları bağlamında kullanılan klasik jeopolitik kavramından “farklı” olarak coğrafyalarda ekonomik etkinlik kurmaya ilişkin devlet politikalarına gönderme yapar.
Davos raporu da kavramın içini, büyük devletlerin güçlerini ekonomik araçlarla, büyük şirketler aracılığıyla yansıtması anlamında “ekonomik savaş”; çok-kutuplu dünyada bölgeler arası rekabet; devlet kapitalizmi;
kaynaklar için değil pazarlar için devletler arası rekabet; küresel
düzenin dağılmaya başlamasıyla bölgesel hegemonyaların yükselmesi;
Çin’in altyapı yatırımlarına dayalı ittifakları; petrol fiyatlarındaki
gerilemeler gibi alt başlıklarla dolduruyordu.
Bunlar bizi adeta Lenin’in
emperyalizm broşüründeki 5 maddeli ünlü tanıma götürüyor. Kısacası
jeo-ekonomi, klasik emperyalizmin öne çıkmaya başladığını kibarca vurgulayan bir kavram. Ancak bu kez, küresel iklim krizi gibi son derece önemli ama hak ettiği ilgiyi görmeyen bir hızlandırıcı da var.
(...)
Yazının devamını okumak için tıklayınız
No comments:
Post a Comment