Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun hareketlerini anlamaya çalışırken aklıma geldi. Bilinçdışının azizliği olsa gerek.
Yüz yıl önce, o zamanki kapitalizm “son bunalımını” aşamadı. Kırk yıl süren bir kaosun içinden yeni bir kapitalizm ve dünya düzeni şekillendi.
(...)
Bu kez proleter devrimi denemeleri yok ama birçok kapitalist ülkede faşist hareketlerde “devrim” umutları güçleniyor. Bugün bu “yok oluş krizini” aşabilmek için önce faşist “devrim” olasılıklarını ortadan kaldırmak gerekiyor. Faşizme karşı mücadele gündemin birinci sırasına yükseldi.
FAŞİZM VE SÜREÇ
Faşizmi, (ideoloji, hareket, örgüt, lider, devlet/rejim) “sınırları” ve “özü” belirli bir varlık olarak değil, sonu belirsiz -asla tamamlanamayan- bir “oluş” (Wergen/becoming) süreci olarak düşünmek gerekir. Faşizme karşı mücadele de bu “oluş” sürecinin her aşamasında, ideolojik, kitlesel, son aşamada da rejime karşı direniş, mücadele anlamına gelir.
Bu direniş ve mücadele faşizmin “oluş” sürecinin her aşamasında farklı biçimler alacaktır ama faşizm ve antifaşizm arasındaki savaşın dinamiklerinin, diyalektiğinin kimi temel ilkeleri hatta kuralları da olsa gerekir. Bunları düşünürken, öncelikle Antonio Gramsci’nin teorik çalışmalarından/ Hapishane Defterleri) yararlanabiliriz. Gramsci’nin geliştirdiği dört kavram bu bağlamda son derecede önemlidir:Mevzi/siper savaşı, manevra/ cephe savaşı, transformism ve trasformismo. Aslında bu son iki sözcük aynı kavramın biri İngilizce diğeri İtalyanca versiyonudur. Ancak söz konusu kavramın iki boyutu olduğundan ben “asimile ederek-moleküler düzeyde dönüştürme” için “transformismo” ve iki kampın savaşı sürerken ideolojik ya da siyasi olarak ortada kalanları (satın almak dahil, türlü pratik ideolojik araçlarla) kendine çekme süreci/ çabaları için “trasformismo” sözcüğünü kullanıyorum.
(...)
'SÜREÇ OLARAK FAŞİZM' VE DİRENİŞ
Mevzi/siper savaşında faşizm, ideolojik, kurumsal ve siyasi/hukuksal, alanlarda küçük ama, birikimli kazanımlarla, karşı tarafın mevzilerini, entelektüel, siyasi liderlerini teker teker tasfiyesi ederek ilerler. Direnişin, hukuki, kurumsal alanda, günlük dilin sözcüklerinde (söylenebilir olanın sınırlarında), ahlaki değerlerde (hakikat rejiminin bileşenlerinde) başlayan/ dayatılan dönüşümler (transformismo)karşısında, bunlar ne kadar küçük olursa olsun direnmesi, durdurması ya da geri kazanması son derecede önemlidir. Bu küçük, birikimli değişimler toplumu moleküler düzeyde dönüştürerek faşizmin ayaklarının altındaki zemini sağlamlaştırır.
(...)
Süreç olarak faşizm, ekonomik, ideolojik olarak toplumun çeşitli katmanlarında, yerleşerek, dönüştürerek sürece uygun yeni katmanlar yaratarak ilerler. Öyleyse faşizme karşı mücadele ve direniş, salt liderliğine bakarak, seçim sandığına odaklanarak inşa edilemez.
No comments:
Post a Comment