Bir yapının gerçeği en iyi, onun en aşırı durumunda görülebilir. “Suruç” tüm vahşetine karşın böyle bir olanak yaratamadı. O “orada”, “uzakta”,
Kobani’nin hemen yanında, zaten tüm aşırılıkların, günlük sıradanlığa
dönüşmüş olduğu kabul edilen bir coğrafyada gerçekleşti.
“Ankara”, farklıydı. “Burada”, “kalbinde” devletin zirvesinin burnunun dibinde gerçekleşti. O nedenle “Ankara”, Türkiye sosyal formasyonun bir gerçeğini çok daha açık bir biçimde gözler önüne serdi.
Türkiye
toplumu homojen bir yapı sergilemez; içinde tarihsel, ekonomik, politik
nedenlerden kaynaklanan birçok bölünmüşlük barındırır. Ancak bu
bölünmüşlüğün içinde şimdi yeni bir “durum” var. Toplumun bir kesimi kendisinin kutsala ilişkin anlayışını benimsemeyen geri kalan kesim için, kesmekten, patlatmaktan, öldürmekten; dereler gibi akacak kanlardan çok kolaylıkla söz ediyor.
Yazının devamını okumak içn tıklayınız
No comments:
Post a Comment