İngiliz İşçi Partisi’ni sarsan Corbyn depremini değerlendiren yazımı, “Syriza deneyimini de düşünerek, fazla hayale kapılmamak, Corbyn’le birlikte gelecek olan olanaklardan yararlanmaya çalışmak gerekiyor. Süreç devam ediyor...” saptamasıyla bitirmiştim.
‘Çorak ülke’de hep birlikte
Gerçekten de, başımızı tüketim hummasından, televizyonlarda boy gösteren
gevezelerden, liberal, dinci, ırkçı fantezilerden kaldırıp da
etrafımıza baktığımızda, uygarlık adına ne görüyoruz? Savaşlar,
sığınmacılar, denizlerde ölen bebeler; bir ekonomik modelin sonu gelmez
krizi, “yüzde 1”in, krizi daha da derinleştirme, gezegeni daha
da çoraklaştırma pahasına kasalarını doldurma yarışı: Molozlar,
yıkıntılar, kurumuş ağaçlar, kuyruğunu yiyerek yaşamaya çalışan bir
yılan...
Bu “çorak ülke”de, bu uygarlık enkazında
neoliberalparlamentarizm, durumun çelişkilerini ancak bir yere kadar,
bir süre için baskı altında tutabiliyor. Sonra hiç beklenmedik bir anda
bir “yarık” açılıyor, zayıf da olsa direnmeye devam eden, “başka bir dünya” özlemi, özgürlük güçleri aniden öne çıkıyor, resmin tümünü kaplamaya başlıyor. Hiç olmazsa bir süre için...
Tahrir, Gezi, Syriza böyle şeylerdi, Corbyn’in seçilmesi de böyle bir şey: “Çorak ülke”de, molozlar arasında bir filiz ...
(...)
Yaznın devamını okumak için tıklayınız
No comments:
Post a Comment