Büyük ve acil bir göçmensığınmacı krizi
Avrupa’nın üzerine çöktü, iç çelişkilerini daha da ağırlaştırdı. Bu
saptama genel olarak doğru, ama herkes için değil. Bu farklılaşmayı
görebilmek için, Yunanistan krizi sırasında, kurtarma paketlerine, Yunan
halkının sıkıntılarına hiç acımadan direnen Alman Maliye Bakanı Shauble’nin “Kısa dönemde, göçmenlerin getireceği mali yük kaldırılabilir. Uzun dönemdeyse kamu maliyesi ve emekli maaşları fonları açısından büyük kazanımlar bekliyoruz” sözleri üzerinde düşünmeye başlamak yeter...
Önce tarihsel zemin...
Almanya’nın göçmenlere, sığınmacılara “kucak açması”,
Nazi geçmişi, daha sonra Kosova savaşında gelenlere direnci düşününce
ilk anda şaşırtıcı gibi görünebilir. Ancak tarihe dikkatle bakınca, Financial Times’da Guntram Wolf’un
işaret ettiği gibi Almanya’nın oluşumunda, 17. yüzyılda Fransa’dan
kaçarak Brandenburg’a sığınan, diğer bölgelere yayılarak sonunda nüfusun
yüzde birine ulaşan Protestan Hugonot göçmenlerin, sanat, teknoloji, bilim alanındaki katkılarının büyük rol oynadığı görülebilir.
Almanya’nın
II. Dünya Savaşı’ndan sonra kalkınmasında, 1960’larda çoğu Türkiye’den
giden göçmenlerin rolü tartışılmaz. Sonra, İkinci Dünya Savaşı’nın hemen
ardından, bulundukları ülkeleri terk ederek dönen 12 milyon Almanı,
birleşmenin eklediği yeni işgücünü ve vasıflı uzmanları da düşünmek
gerekir. Özetle, 2012 yılında dünyada ABD’den sonra ikinci büyük göç ve
sığınmacı dalgasının adresi olan Almanya, aslında bir göçmenler ülkesi.
Yazının tamamını okaumak için tıklayınız
No comments:
Post a Comment