Thursday, May 28, 2009

Ortadoğu’da Bir Şeyler Oluyor- III

Ortadoğu’da gelişmeler giderek hızlanıyor. Lübnan ve İran seçimleri yaklaşırken İsrail ve Sünni Arap rejimlerinin kaygılarının giderek arttığı, dikkatlerin Hizbullah üzerinde yoğunlaşmaya başladığı görülüyor. Cumartesi günü, Der Spiegel’in Ortadoğu ve siyasetinin ortasına adeta bir bomba gibi düşen, “Hariri suikastının arkasında Hizbullah var”iddiası da bu yoğunlaşmanın bir göstergesi.

Zamanlama çok ilginç

Bölgedeki, özellikle Lübnan kavşağında şekillenen son gelişmelere bakınca, ortaya kaygı verici bir görüntü çıkıyor. Lübnan’da bir İsrail casus ağı ortaya çıkarıldı. Mısır yönetimi, rejime karşı etkinlik gösteren 47 kişilik bir Hizbullah hücresini tutukladığını açıkladı. Mısır’ın savlarını reddeden Hizbullah, aslında Hamas’a yardım için silah kaçakçılığı yapmakta olduklarını açıklamakta hiçbir sakınca görmedi. İsrail hava kuvvetleri, İran’ı hedef aldığı ileri sürülen tatbikat düzenledi. Bu hafta İsrail ordusu, bir taraftanHizbullah, Suriye ve Hamas’la savaş, diğer taraftan İsrail’deki Arapların ayaklanması bağlamında alınacak eşzamanlı önlemlere yönelik “Dönüm Noktası -3” (Lübnan, Gazze, -E.Y) adlı bir simülasyon gerçekleştiriyor (Yedioth Ahranot, 25/05). Hizbullah, İsrail’in yeniden bir savaşa hazırlandığını ileri sürüyor. ABD Başkan YardımcısıBiden’in geçen hafta gerçekleşen Lübnan ziyareti Robert Fisk’e göre“Hizbullah’ı durdurmayı amaçlıyordu”(The Independent, 23/04). İsrail Başbakanı Natenyahu da zatenObama’ya Hizbullah’ın bir seçim zaferi olasılığının tehlikeli ve kaygı verici”olduğunu söylemişti (Jerusalem Post, 24/05). Hizbullah da Biden’in ziyaretini Lübnan’ın içişlerine doğrudan bir müdahale olarak yorumladı.

Der Spiegel’in yorumunu da Hizbullah’ın seçim şansını azaltmaya yönelik bir adım, Lübnan’ın içişlerine doğrudan bir müdahale olarak da yorumlamak olanaklı. Çünkü Der Spiegel’in iddiaları, Lübnan’ın zaten çok hassas etnik siyasi dengelerini bozarak, yeniden bir iç savaş dinamiğini harekete geçirebilecek nitelikte.

Bu nedenle, Lübnan, liberal eğilimli gazetesi The Daily Star’ın başyazısında, Spiegel’in esas olarakcep telefonu kayıtlarına dayanarak oluşturulan savlara, Hariri ile Hizbullah’ın bir popülarite yarışı içinde olduğuna ilişkin (Lübnan iç siyaseti göz önüne alındığında, geçersizliği kolaylıkla görülebilecek) bir senaryoya dayanan yorumunun zamansız ve sorumsuz olduğu saptanıyor,“Mürekkep akıtmak kan akıtmaya benzemez” deniyordu.

‘Şii tehlikesi…’

Spiegel’in savlarını, Lübnan seçimlerini daha iyi anlamlandırabilmek için, daha geniş bir bağlam içinde, Amir Taheri’nin, “Büyük Ortadoğu oyunu”dediği “durum” içinde değerlendirmeyi deneyebiliriz. Bu durumun son yıllardaki en önemli bileşenlerinden biri hiç şüphe yok ki, gelişmekte, daha doğrusu inşa edilmekte olan Sunni-Şii saflaşması. Bu saflaşmanın bir amacı İran’ın bölgedeki etkilerine karşı bir blok oluşturmaksa bir diğer amacının da “ortak İran tehlikesine karşı” bir İsrail Arap ittifakı oluşturarak Filistin sorununu bunun içinde, gündemin arkalarına bir yerlere iterek eritmek.

Bu bağlamda, Mısır, Yemen, Fas, Suudi Arabistan, Ürdün gibi Sünni yönetimleri her yerde Hizbullah’ın parmak izlerini, dolayısıyla İran etkisi görüyorlar (Associated Press 21/05), ülkelerindeki Şii nüfusa karşı gittikçe daha kuşkucu ve baskıcı politikalar benimsiyorlar.

Amir Taheri’nin yorumuna göre bu“büyük oyunun” içinde Lübnan,“kontrol edenin sonucu belirleyeceği bir piyon olarak, coğrafi çapıyla orantısız büyüklükte stratejik bir önem kazandı”(Asharq Alawsat, 23/05). Tahiri, Hizbullah’ın 7 Haziran seçimlerini kazanması halinde, İran rejiminin içeride ve bölgede daha da güçlenmesini bekliyor. Lübnan’ın Hizbullah’ın kontrolüne girmesi, İran’ın donanmasını, 1500 yıl sonra ilk kez Akdeniz’e getirmesine olanak sağlarken Rusya’nın Suriye limanlarını kullanmasını kolaylaştıracak.

Özetle Ortadoğu’da gelişmeler hızlanıyor siyaset gittikçe ısınıyor. Sizi bilmem ama, ben bu tartışmaları izlerken “stratejik derinliğinin” bilincine nihayet vararak bu bölgede, ABD, İsrail, “Arap dünyası” ve İran’ın yanı sıra, artık önemli bir oyuncu haline geldiği ileri sürülen Türkiye’nin adını arıyorum. Ama nedense bir türlü bulamıyorum.

No comments: