Thursday, December 18, 2025

‘Erkeklik krizi’!?

 

Erkek fantezilerini meşrulaştıran faşist ve siyasal İslamcı ideolojilerle hesaplaşmadan algoritmaları suçlamak kolaydır ama asıl nedeni görünmez kılan politik bir kaçıştır.

Geçen hafta Oksijen’de yayımlanan bir yorum, İstanbul Erkek Lisesi’ndeki bir olayı merkeze alarak “erkeklik krizini”, “algoritmaların ebeveynliği”kavramıyla açıklamaya çalışıyor; çocukların sosyal medyada nefret, kadın düşmanlığı içeriğiyle beslendiğini vurguluyordu. Bu tespit önemli: Gerçekten de dijital platformlar nefret söylemi, cinsiyetçilik için yankı odası işlevi görüyor, özellikle genç erkekleri keskin kutuplaşmalara, toksik erkeklik modellerine itiyor. Ancak bu çerçevede algoritmaları “tehlikeli bir teknoloji” olarak anlatırken dikkatli olmak gerekir. Çünkü algoritmaların neyi öne çıkaracağı, egemen siyasal iklim, kültürel arzular tarafından belirleniyor. Toplumda güçlenmekte olan bir kadın düşmanlığı, homofobi, şoven milliyetçi erkeklik ideali olmasaydı algoritmalar bu kadar hızlı, yaygın nefret üretemezdi.

FANTEZİNİN SİYASALLAŞMASI

Modern faşist hareketlerin neredeyse tamamında, erkeklik bir “restorasyon projesi” olarak kurgulanır: Kadınların özgürleşmesine, LGBTİ+ varoluşuna, çoğulculuğa karşı “kaybedilmiş iktidarı geri alma” vaadi, ekonomik baskılardan, yalnızlıktan bunalan erkeklere bir tür duygusal kaçış sunar. Bu siyaset, erkek şiddetini, kadın bedenini kontrol etme arzusunu “ahlak”, “gelenek”, “milletin bekası” gibi kavramlarla kutsallaştırarak en radikal erkek fantezilerini bile normalleştiren bir atmosfer yaratır.

Bu atmosferde genç erkekler, yalnızca algoritmaların sürüklediği pasif tüketiciler değildir; tersine, faşizan erkeklik mitolojilerine aktif bir biçimde özne olarak davet edilirler. 

(...)

‘KRİZİ’ NEREYE YERLEŞTİRMELİ? 

Yazar, okulu, algoritmaları tartışırken toplumsal cinsiyet eşitliğini cesaretle savunuyor ancak erkekliği daha geniş bir iktidar rejiminin parçası olarak ele almayınca önemli bir fırsatı kaçırıyor. “Erkeklik krizi”, yalnızca “kontrolsüz teknoloji” sorunu değil, “süreç olarak faşizmin” şoven milliyetçi, dindar, egemen erkek tipini ideal vatandaş modeli olarak dayatan yapısal bir dönüşüm sürecinin ürünü.

Çözüm, yalnızca “okul iklimini dönüştürmek”, “ebeveynleri, çocukları algoritma okuryazarlığı konusunda eğitmek”ten ibaret olamaz. Bu, siyasal iktidarın -yazarın unuttuğu- özelliklerini düşününce olanaklı da değildir. 

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

No comments: