Siyasi ve entelektüel yaşamının en verimli yıllarında, Antonio Gramsci, “Eski dünya ölüyor ve yenisi doğmakta zorlanıyor: Şimdi canavarların zamanıdır” diyordu. Savaş ve faşizm, kendini halkın iradesi, Tanrı’nın dünyadaki temsilcisi sanan “büyük” adamlar gibi canavarların…
Dün ve bugün
Gramsci’nin, 1920’lerde o saptamayı yaptığı yıllarda dünya ekonomisinde yapısal, kronik bir kriz vardı; teknolojik gelişmeler, özellikle ulaşım ve savaş sanayii alanlarında hızlanıyor, büyük güçler arası emperyalist rekabet sertleşiyor, kitlelerin son derecede haklı korkuları, öfkeleri, huzursuzlukları milliyetçilik üzerinden faşist hareketlerin, megaloman psikopatların yörüngesine girmeye başlıyordu. Birkaç yıl önce Lenin emperyalizmden, yeniden paylaşım savaşlarından, kapitalizmin son krizinden söz ediyordu. Kapitalizmin tıkandığı noktada artık “canavarların zamanıydı”…
Son yıllarda, kapitalizmin merkezlerindeki kronik düşük ekonomik büyüme trendine...
Gramsci’nin, 1920’lerde o saptamayı yaptığı yıllarda dünya ekonomisinde yapısal, kronik bir kriz vardı; teknolojik gelişmeler, özellikle ulaşım ve savaş sanayii alanlarında hızlanıyor, büyük güçler arası emperyalist rekabet sertleşiyor, kitlelerin son derecede haklı korkuları, öfkeleri, huzursuzlukları milliyetçilik üzerinden faşist hareketlerin, megaloman psikopatların yörüngesine girmeye başlıyordu. Birkaç yıl önce Lenin emperyalizmden, yeniden paylaşım savaşlarından, kapitalizmin son krizinden söz ediyordu. Kapitalizmin tıkandığı noktada artık “canavarların zamanıydı”…
Son yıllarda, kapitalizmin merkezlerindeki kronik düşük ekonomik büyüme trendine...
(...)
No comments:
Post a Comment