Arzuları gerçeklikle karıştırmak sık rastlanan
bir zaaftır. Referandumdan Brexit çıkınca arzular hemen kanaatlere
dönüşerek havada uçuşmaya başladı. Ben biraz “düşünce” önerdiğim yazımı şöyle bitirmiştim: “Egemen sermayenin, ekonomik demografik açıdan ağırlığı hızla gerileyen bir kesimin taleplerine, ‘ülkesinin’ geleceğini teslim etmemek için yapacağı manevraları izlemek de çok ilginç olacak.”
Bu manevraları medyadaki yorumlarda, “Brexit” liderlerinin kıvırtma, “merkeln” (yeni bir Almanca sözcük: savsaklama) çabalarında izleyebiliyoruz.
Biraz daha ‘düşünce’
Referandum her zaman bir anormallik yaratır. Referandum salt çoğunluğa dayanarak, toplumun geri kalanını yok sayan bir “çoğunlukçuluğu” egemen kılar, toplumun korkularını, huzursuzluklarını, “demokrasi”, “millet konuştu” kılıfına sararak manipüle etmeye olanak verir.
Brexit referandumu, kapitalist-emperyalist bir ülkede, dünyanın mali merkezinde, Batı hegemonyasının, küreselleşme (serbest piyasa) ve Avrupa Birliği projelerinin kesiştiği yerde gerçekleşti. Şimdi genel “kanı”, Brexit’in bu projeleri yıkacağı doğrultusunda.
Bu kanı haklı olabilir mi?
(...)
Yazının devamını okumak için tıklayınız
No comments:
Post a Comment