Thursday, November 24, 2022

‘Kulturkampf’ & ‘Fake news’

 


Günümüzde iki olgu, kökleri 19. yüzyıl Almanyası’na uzanan “kulturkampf” (kültür savaşları) ve dijitalleşme, yapay zekâ, sosyal medya “karışımından” kaynaklanan “fake news”(uydurma haber), “süreç olarak faşizm” içinde birleşiyor. Günümüzde dinci, milliyetçi/ırkçı hareketler, liderler, devleti ele geçirme ya da iktidarlarını koruma çabalarında bu iki olguya yaslanıyorlar.

Buna karşılık, süreç olarak faşizme direnmeye çalışanlar, çoğu kez “ekmek peynir” sorunlarına (ekonomiye-altyapıya) odaklanırlarsa “kulturkampf” alanına girmekten, “fake news”ün etkilerinden kaçınabileceklerini düşünüyorlar; “ekmek peynir”sorunlarının, kültür içinde anlam kazandığını altyapı ve üstyapının aslında bir tözün iki farklı “varoluş tarzı” (modalitesi) olduğunu gözden kaçırdıkça etkin bir direniş hattı kuramıyorlar. 

(..)

BİR TİPİK ÖRNEK, BİR YAPISAL ZAAF

Tipik örnek, bu çekirdek seçmenin sadakatine ilişkin. Cumhuriyet TV ekibinin bir sokak röportajında mikrofona konuşan bir kadın, “Hayat berbat ama bu hayatı hiçbir yerde bulamazsınız! Ne derlerse desinler, Türkiye ile oynuyorlar. Dış ülkeler bizi kıskanıyor. Tayyip Erdoğan’ı çekemiyorlar. Pahalılık var ama kimse ‘Ben açım’ demesin. Erdoğan daha ne yapabilir ki... Türkiye’nin bir yere gelmesini istemiyorlar”diyor.

Bu ifadelerdeki, “biz ve onlar” ikilemine“lider tapınmasına”, ülkenin durumuna ilişkin “uydurma haberlere”, bireyin olasılıklar “yelpazesini” sınırlayan, çektiği ağrılara katlanmasına yardım eden “daha iyisi yok” fantezisine bakarak “realiteden” bu kadar uzak bir “cehalet” karşısında hayret etmek, öfkelenmek, hatta o yurttaşı küçümsemek kolay. Buna karşılık ülkede, son 20 yıl içinde, birbirinden farklı, birbirine düşman iki (hatta üç) paralel “realitenin” şekillenmiş olduğunu düşünmek, kabullenmek ise bu kabullenmenin gündeme getireceği sorunlar itibarıyla kolay değil. 

(...)

Bu “iktidarsızlık” ne yazık ki yapısal bir zaaftan kaynaklanıyor. CHP önderliğinde kurulmuş “6’lı masa”, görüşleri Cumhur İttifakı’nın dinci, şoven-milliyetçi değerleriyle hatta kurumsal (tarikatlar vb.) ilişkileriyle birçok noktada örtüşen partileri içeriyor. CHP, bu karmaşıklığı koruma kaygısıyla “kültür savaşları” alanına giremiyor, sert demeçlerin dışında etkin bir direniş hattı kuramıyor. Kaçınılmaz olarak da akla, “6’lı masa”rejimde, ekonomide vaat ettiği yapısal değişimi gerçekleştirmek bir yana, “Bir seçimden sonra nasıl bir arada kalmaya devam edecek” sorusu geliyor. 

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

No comments: