Fransa’yı sarsan, tüm dünyanın ilgisini çeken, “Sarı Yelek” isyanına katılanlar, “dün yoktuk, bugün varız” diyorlar. Dün, bastırılarak görülmez kılınanın, bugün aniden büyük bir şiddetle görünür hale gelmesi, toplumda bir değişimin başladığına işaret ediyor. Bu başlangıç “şimdi ne oluyor”, “bu nedir” sorularını da berberinde getiriyor. Cevapların çeşitliliği, Le Monde’un deyimiyle entelektüellerin de bölündüğünü gösteriyor.
Ne oluyor?
“Sarı Yelek” isyanının çapı, şiddeti, yönetilenlerin artık eskisi gibi yönetilmek istemediğini gösteriyor. Fransa devlet başkanı Macron’un televizyona çıkarak, “kimilerinizin canını yaktığımın ayırdına vardım” diye başlayan konuşmasında verdiği, tavizlere bakılırsa, yönetenler de artık eskisi gibi yönetemiyorlar. Öyleyse, Fransa bir milli krizden içeri ilk adımını atmış. Ancak, yönetenlerle ve yönetilenler arasındaki ilişkiyi çözebilecek bir üçüncü “şeyin” yokluğu hemen kendini gösteriyor.
“Sarı Yelek” isyanının çapı, şiddeti, yönetilenlerin artık eskisi gibi yönetilmek istemediğini gösteriyor. Fransa devlet başkanı Macron’un televizyona çıkarak, “kimilerinizin canını yaktığımın ayırdına vardım” diye başlayan konuşmasında verdiği, tavizlere bakılırsa, yönetenler de artık eskisi gibi yönetemiyorlar. Öyleyse, Fransa bir milli krizden içeri ilk adımını atmış. Ancak, yönetenlerle ve yönetilenler arasındaki ilişkiyi çözebilecek bir üçüncü “şeyin” yokluğu hemen kendini gösteriyor.
(...)
No comments:
Post a Comment