Dün dünya ekonomisinde düşük büyüme eğilimine, “Küreselleşme”den dağılmaya geçiş sürecine işaret ettikten sonra, Yükselen Piyasalar (Emerging Markets) kavramına değinmiştim. Bu kavram küreselleşme konusuyla eşzamanlı ve o olgunun önemli bir bileşeni olduğundan, “emperyalizmin” yerine geçen “küreselleşmenin” hikâyesinin sonuna getiriyordu.
‘Küreselleşme’den...
Bu kavram “küre gibi sınırsız ve mükemmel bir yüzey oluşturma” anlamında dünya ekonomisinin, uluslararası mali sermayenin kullanımına en uygun biçimde yeniden düzenlenmesi anlamına geliyordu. Bu düzenleme, ilk önce 1980’lerin başında, borçlu ülkelerin ödeme kriziyle başladı. Bu ülkeler, yeniden borçlanabilmek için IMF’nin dayattığı, ticareti, sermaye hareketlerini serbestleştirme, kamu mallarını satışa hazırlama, sert bir devalüasyonla bunların fiyatlarını düşürme, ihracatı teşvik etme, tüm kaynakları öncelikle borç ödemeye yönlendirme koşullarını kabul ettiler. Böylece, dünya ekonomisi merkez sermayenin çevreye doğru “avlanma alanlarını” genişletme gereksinimlerine göre şekillenmeye, “küreselleşmeye” başladı
Doğu Bloku yıkılınca, Çin ekonomisi hariç tüm sınırlar geçirgenleşti. Artık “küreselleşme kavramı” literatüre hakkıyla girebilir, “yükselen piyasalar” yükselmeye başlayabilirdi. Uluslararası sermaye hareketleri, dünya ticaretinin büyümesi hızlandı. Bu hızlanmayı da desteklemek üzere, bono (borç) piyasasında “süper cycle” olarak adlandırılacak olan uzun genişleme süreci başladı. Internet, iletişim alanında gelişmelerde bu hızlanma ve genişlemenin teknolojik altyapısını oluşturdu. Lafı daha fazla uzatmadan, hemen bu sürecin çarptığı mali kriz duvarına gelelim.
Bu kavram “küre gibi sınırsız ve mükemmel bir yüzey oluşturma” anlamında dünya ekonomisinin, uluslararası mali sermayenin kullanımına en uygun biçimde yeniden düzenlenmesi anlamına geliyordu. Bu düzenleme, ilk önce 1980’lerin başında, borçlu ülkelerin ödeme kriziyle başladı. Bu ülkeler, yeniden borçlanabilmek için IMF’nin dayattığı, ticareti, sermaye hareketlerini serbestleştirme, kamu mallarını satışa hazırlama, sert bir devalüasyonla bunların fiyatlarını düşürme, ihracatı teşvik etme, tüm kaynakları öncelikle borç ödemeye yönlendirme koşullarını kabul ettiler. Böylece, dünya ekonomisi merkez sermayenin çevreye doğru “avlanma alanlarını” genişletme gereksinimlerine göre şekillenmeye, “küreselleşmeye” başladı
Doğu Bloku yıkılınca, Çin ekonomisi hariç tüm sınırlar geçirgenleşti. Artık “küreselleşme kavramı” literatüre hakkıyla girebilir, “yükselen piyasalar” yükselmeye başlayabilirdi. Uluslararası sermaye hareketleri, dünya ticaretinin büyümesi hızlandı. Bu hızlanmayı da desteklemek üzere, bono (borç) piyasasında “süper cycle” olarak adlandırılacak olan uzun genişleme süreci başladı. Internet, iletişim alanında gelişmelerde bu hızlanma ve genişlemenin teknolojik altyapısını oluşturdu. Lafı daha fazla uzatmadan, hemen bu sürecin çarptığı mali kriz duvarına gelelim.
(...)
No comments:
Post a Comment