Rusya ile NATO aynı hat üzerinde birbirine doğru
hızlanan iki trene benziyor. Geçen hafta Pentagon, Musul’u IŞİD’den geri
almak için bahar aylarında başlayacak bir harekâtın planlandığını
açıkladı. Savaş davullarının sesi
yükselmeye devam ederken ABD dış politikasında, yine kritik bir
değişiklik seziliyor. Bu tür değişiklikler, ABD’nin özellikle önem
verdiği bölgelerdeki ülkelerde sarsıcı etkiler yaratıyor.
Siyaseti
kutuplaşmaya, siyasi rejimi totaliter özellikler kazanmaya devam eden
AKP Türkiyesi de bu savaş davullarının sesinin yankılandığı, değişim
rüzgârlarının estiği coğrafyanın merkezinde.
NATO savaşa mı hazırlanıyor? Geçen hafta, NATO Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın İzmir’deki merkezinde, NATO Kara Kuvvetleri Komutanı General John Nicholson gözetiminde bir eğitim toplantısı düzenlenmiş
(...)
Yazının tamamını okumak için "tık"layınız
Avrupa’daki son ekonomik, siyasi gelişmelerin içinde Almanya’nın şekillenmeye başlayan tutumu bana, “We need to talk about Kevin” (Kevin hakkında konuşmalıyız) filmini anımsatıyor.
İki kriz ve Almanya
Bir
çarşamba yazımda, Avrupa’nın ekonomik (mali) ve jeopolitik (Ukrayna)
krizlerinin Yunanistan üzerinde kesiştiğini yazmıştım. Bu krizlere
bakınca ikisinde de, hem ortaya çıkış dinamikleri hem de gelişmeleri
açısından Almanya’nın çok kritik bir işleve sahip olduğunu görüyoruz.
(...)
Yazının devamını okumk için tıklayınız
Mao Zedong, bir keresinde, “Gök kubbenin altında kaos var, koşullar mükemmel”demişti. Bugünlerde de gök kubbenin altında, kimi yerde kaos, kimi yerde belirsizlik var ama Mao’nun iyimserliğine pek rastlanmıyor, belki de bu kaosa bir düzen getirebilecek yeni bir öznenin yokluğundan...
“Dünyanın varsayılan düzeninde” bir şeyin bittiğine ilişkin bir sezgi yaygınlaşıyor. Ancak “Biten şey nedir?”, “Bir yenisi başlayacak mı?”, “Bu yeni neye benzeyecek?”gibi sorulara cevap vermek henüz olanaklı değil.
Kimi gözlemler ve büyük resim...
Belki düşünmeye, az çok gözlemleyebildiğimiz şeylerden, örneğin şunlardan başlayabiliriz:
(...)
Yazının devamını okumak için tıklayınız
Yunanistan’da SYRİZA’nın hükümeti kurduktan sonra
seçimlerde verdiği sözleri yerine getirmek için almaya başladığı
önlemler, bunlara mali piyasalardan, Avrupa Birliği bürokrasisinden,
Almanya yönetiminden gelen tepkiler Avrupa Birliği projesinin gerçek
yüzünü aydınlattı: Avrupa Birliği iddia edildiği gibi bir uygarlık
projesi değildir! Avrupa Birliği, uluslararası finans-kapitalin, Almanya hegemonyası altında şekillenen antidemokratik, emperyalist projesidir. Bu nedenle, AB projesi, finans-kapitalin kriz dinamiklerini, Almanya hegemonyasının siyasi, jeopolitik sorunlarını bir sismograf gibi yansıtmaktadır.
Politis (Fransız) dergisinin baş yazısının vurguladığı gibi, “SYRİZA’nın zaferi yalnızca Yunanistan’a değil Avrupa’ya ilişkin bir olgudur. Şimdi tutarlı bir söylemi ve toplumsal tabanı olan bir siyasi güç ortaya çıkmıştır”.
Demokrasi mi dediniz?
Yazının devamını okumak için "tık"layınız