Monday, November 01, 2021

İklim krizi, adalet ve emperyalizm


Siz bu yazıyı okurken 26. COP İklim Krizi Zirvesi başlamış olacak. Sonunda da büyük olasılıkla katılanlar bir şeylerde anlaşmış, bir ortak bildiri açıklayarak olacak; 1995’ten bu yana toplanan 25 COP zirvesinde olduğu gibi… Ben bu son zirveden fark yaratacak bir sonuç bekleyen yorumcuya rastlamadım. Ancak bu toplantıların bir önemi var. Kapitalist uygarlığın hakikatini sergiliyorlar: Kapitalizm, yok olmanın eşiğine getirdiği uygarlığı, iklim krizinden kurtaramaz!

KAPİTALİZM VE İKLİM KRİZİ

Kapitalizmin küresel çapta egemen üretim tarzına dönüşmesi, sanayileşmeyle ile başladı, emperyalizmle devam etti ve bugün iklim krizinin arkasındaki CO2 emisyonunun kaynağındaki fosil yakıt bağımlılığı üzerinde yükseldi. 

Bu süreç, İngiltere ve Kıta Avrupası’nda başladı, Amerika, Kanada ve Japonya gibi merkezlerin eliyle ilerledi, dünyanın geri kalanını doğrudan sömürgeci ve kapitalist emperyalist zorlama ile içine çekerek hızlandı. CO2 emisyonu açısından baktığımızda, sanayileşmeden bu yana gerçekleşen emisyonun yarısından fazlası, bu kapitalist emperyalist ülkelerin ürünü.   

Toplam CO2 emisyonunun yarısını herkesten önce gerçekleştirenler, aynı zamanda bu emisyonu yapan sanayiler üzerinden ekonomik, siyasi ve askeri ayrıcalıklar, dünyanın geri kalanından çok daha yüksek refah ve tüketim/lüks tüketim olanakları yarattılar.

(...)

Geç sanayileşen ülkelerin gelişmelerini engelleyen sömürgecilik ve emperyalist talanın failleri, şimdi gezegenin ekosistemine yaptıkları zararın faturasını ödemeyi kabul etmeden, dünyanın geri kalanından gelişme süreçlerini yavaşlatmalarını, refah taleplerinden vazgeçmelerini istiyor.

(...)

KAYNAK VAR AMA...

Dünya ekonomisi, ABD, Avrupa ülkelerinin yanı sıra Hindistan ve Çin gibi arkadan gelen ama CO2 emisyonunda liste başına geçmeye başlayan ülkeler, ekonomik krizle, pandemi ile boğuşuyor. Hükümetler, bu ortamda, iklim krizini önlemek için gereken kaynağı nereden bulacaklarını bilemediklerini iddia ediyorlar. Öyleyse, çöküşün eşiğinden ağlaya sızlaya geçeceğiz. Ya da başımızı kaldırıp kapitalizmin ufkunun ötesine bakmaya çalışacağız.

(...)

Bunların varlıklarının yüzde 1’i bile kamulaştırılabilse kaynak sorunu filan kalmaz. Bugün, bunu yapacak irade olmadığından, buyurun uygarlığın cenaze namazına…

No comments: