Thursday, November 04, 2021

‘Felaketin merkezinde’

 


Son araştırmalar, küresel ısınma sürecinde, bugünkü eğilimler devam ederse 3 milyar insanın yaşamaya uygun olmayan koşullarla yüz yüze kalacağını gösteriyor. Ortadoğu, hızla yaklaşan felaketin merkezindeki bölgelerden biri. Türkiye, rejimin elinde hızla bu felaketin merkezine doğru sürükleniyor.

BİR İKTİDAR SORUNU

Ortadoğu, aşılması çok zor bir ikilem içinde: The Guardian’da bir çalışmanın işaret ettiği gibi bölge, dünyanın geri kalanından iki kez daha hızla ısınıyor. Buna karşılık, başta Suudi Arabistan olmak üzere, Körfez Emirliklerinde, İran ve Irak’ta egemen sınıflar, CO2 emisyonunu besleyen petrol tüketiminden gelen gelirlere dayanarak ayakta duruyorlar. Bu gelirler, baskı araçlarını, dini kurumları beslemenin yanı sıra halkın rızasını da satın alma olanağını getiriyor.

(...)

Küresel ısınmayı, orman yangınları, su kaynaklarının kullanımı üzerinde uyuşmazlıkların artması, kum fırtınaları, ani su baskınları, balık havzalarının zehirlenmesi, kentlerde hava kirlenmesinin hızlanması gibi etkileriyle birlikte düşününce bölgede, siyasi istikrar, barış ve göçler bağlamında çok büyük krizler beklemek gerekiyor.

(...)

Yeşil Gazete editörlüğü, AKP iktidara geldikten sonra gerçekleşen yıkımın ayrıntılı bir bilançosunu sunduğu araştırmasında, “Tarım alanları, ormanlar, sulak alanlar, denizler, göller, nehirler ve hatta korunan alanlar bile artık bir enkaz” diyor (Yeşil Gazete, 04/06/2021). Burada araştırmanın bulgularını aktarma olanağım yok ancak birine değinmeden edemeyeceğim. Türkiye’de tarım arazileri, AKP’nin iktidara geldiği 2002’den 2020 yılına 3 milyon 484 bin hektar (Belçika’nın yüzölçümüne eşit) azalarak 37 milyon 712 bin hektara gerilemiş. 

(...)

Rejimin, ülkeyi, karşısında üstünlük tasladığı Hıristiyan “uygarlığının”plastik ve kimyasal atık çöplüğüne çevirmiş olması da cabası. 

(...)

 Rejimin “ideoloji üretim merkezinin” başındaki şahıs, halka “Açlığa, yoksulluğa isyan etmeyin”, “Fakirlik, Allah’a yakın olmaktır” gibi “hutbeleri” uygun görüyor. 

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

No comments: