Thursday, April 30, 2020

Korona günlerinde kültür savaşları



Siyasal İslam, kültür savaşlarında, yeni bir taarruzun işaret fişeğini ateşledi, “kapı kullarının” ilk dalgası da siperlerden dışarı fırladı.

Zamanlama “anlamlı”.

Taarruz, ramazana girerken, dini duyarlılıkların, özellikle Covid-19 etkisiyle ölüm korkusunun keskinleştiği, dini imajların ve Sünni propagandanın yılın diğer dönemlerine kıyasla çok daha yoğunlaştığı günlerde başladı. Toplumun en kolay “ötekileştirilebilecek” kesimi, LGBTİ+ bireyler, siyasal İslamın “hakikat rejimini” (kültürel egemenliğini) kabul etmeyenleri temsil edecek “simgesel şey” konumuna yükseltilmek üzere “hedefe” kondular.

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Monday, April 27, 2020

Küresel açlık krizi kapıda


Geçen hafta Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Gıda Programı’nın (WFP) Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne verdikleri rapora göre, küresel gıda güvenliği açısından zaten kötü bir yıl olması beklenen 2020’de, Covid-19 salgınıyla, “kutsal kitaplardakileri anımsatacak” bir küresel açlık krizi kapımızda.

Son 20 yılda, stratejik tarım ürünlerinde net ithalatçı konumuna gelen AKP Türkiyesi’nde de bir açlık krizi olasılığı giderek güçleniyor.

Covid-19 etkileri

Güvenlik Konseyi toplantısında, WFP Başkanı David Beasly, “2020’de, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en büyük insani krizle karşı karşıya kalınabileceğine” ilişkin geçen yıl yaptığı uyarılarını anımsatmış. Covid-19 salgını bunun üzerine geldi. Beasley, “Daha şimdiden bir mükemmel fırtınaya bakıyoruz” diyor.

(...)

hububatta, 2002 yılında 295 milyon 130 bin 918 USD olan dış açık, 2019’a gelindiğinde, 3 milyar 139 milyon 303 bin 934 USD olmuş. Kaç kat arttığını hesaplamayı size bırakıyorum.

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız


Thursday, April 23, 2020

Yeni dönem - yeni siyaset


Thatcher haklıydı, “Toplum yoktur, yalnızca kendi çıkarı için rekabet eden bireyler vardır” derken... Çünkü karşıtının tarihsel yenilgilerinden sonra artık yalnızca “kâr makinesi” olarak sermaye, tüketilecek bedenler, metalaştırılacak kültürler kalmıştı. Artık herkes kendi başının çaresine bakacak, sağlığını koruyacak, kendini ve bedenini sevecekti. Kimseden yardım beklemenin, özellikle devlete yük olmanın âlemi yoktu.

Bu “Kapitalist gerçekçilik”, Covid-19 salgını toplumun görülengörülemeyen tüm çelişkilerini hızla derinleştirmeye, fantezilerini işlevsizleştirmeye başlayınca sarsıldı.  Aslında son 10 yılda ortaya çıkan, ebola, N1H1, MERS, zika virüsleri, “Meydan işgal” hareketleri, Arap Baharı, IŞİD, “Gezi olayı”, devletlerin hızla artmaya başlayan güvenlikçi önlemleri, “olağanüstü hal” uygulamaları, yeni ırkçı/dinci faşist hareketler, liderler, bu sarsıntının ilk işaretleriydi. Geçen yıl Cezayir, Sudan, Ürdün, Irak, Beyrut’ta patlak veren isyanlar, potansiyelin yok olmadığını gösteriyordu.

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınuz

Monday, April 20, 2020

Uzun bunalımdan daha büyük bunalıma



Covid-19’un tetiklediği ekonomik kriz için, IMF’nin eski başekonomist Prof. Kenneth Rogoff’un, son “150 yılın bütün resesyonlarından daha büyük ve derin olacak gibi görünüyor”, Roubini’nin “daha büyük bunalım” sözleri çok ilginçti.

Modern kapitalizm başlarken

150 yıl geriye, 1870’lere, baktığımızda, kapitalizmin ilk uluslararası kriziyle, 15 yıl sürmüş “Uzun Bunalım”ıyla karşılaşıyoruz. O dönemde, ikinci “teknolojik devrim” başlıyordu; bir uluslararası para sistemi (altına dayalı) şekilleniyordu; kapitalizm tekelci aşamaya giriyor, sanayi üretimi, finansallaşmayla birleşiyor (finans-kapital), bugüne kadar gelen firma modelleri, işletme ilkeleri doğuyordu. Finansallaşma, kitlesel üretim, tekelci kapitalizm ve teknolojik gelişmeler birleştiğinde ilk kez tam anlamıyla kapitalist ilkelere göre şekillenen bir küreselleşme başlamıştı. Bu küreselleşme, esas olarak sermaye ihracına (modern emperyalizme), gıda ve hammadde üretimi kapitalizmine dayalı bir sömürgeleştirme dalgasına (hegemonyacı devletler sistemine) yol açmıştı.

İlginç olan şu ki, bunların hepsine, farklı biçimlerde de olsa bugünkü kapitalizmde tanık oluyoruz. Bu nedenle, bugünkü kapitalizmin köklerinin 150 yıl önceki “Uzun Bunalımda” yattığını düşünebiliriz. Sakın, kapitalizmin 150 yıl sürmüş bir “Uzun Dönemi” (Long Durée) kapanıyor olmasın?

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Thursday, April 16, 2020

Bir virüs olarak köşe yazarı


Küresel bir krizin, ülkedeki kaosun ortasında herkesin yerini bilmesi, “krizle ve kaosla mücadeleyi sabote edenlerin” artık susması isteniyor. Özgürlük, eşitlik, hukuk, insan hakları adına “demokrasiyi istismar edenlerden”, Twitter, YouTube ve Facebook gibi sosyal medya platformları ve “siyaset virüsünden”, “virüsten beter köşe yazarlarından kurtulmadan düze çıkılamayacağına” inanılıyor.

Büyük kriz içinde

Durum gerçekten çok ciddi! Önce “küreselleşme” vardı, onu mali krizler izledi, sonra küresel pandemi. Şimdi de küresel büyük depresyon.

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Monday, April 13, 2020

Hem [G]erçeği hem de merceği


Covid-19, kapitalist toplumun [g]erçeğini gözler önüne serdi: “Kâr makinesi” olarak sermaye, hem canlılar hem de doğa için ölümcül bir tehlike oluşturuyor. Covid -19 bizim için, kapitalist toplumun dokusuna, insan karakteriyle ilgili varsayımlarına daha yakından bakmaya uygun bir mercek oldu.

Tek bir çelişkiye indirgenemiyor

“Üretim tarzı” yalnızca bir soyutlamadır. Gerçek yaşamda (zamanda ve mekânda) farklı üretim tarzlarının, üretim ilişkilerinin, birikim tarzlarının, eklemlenerek birlikte işlediği bir “sosyal formasyon” vardır. “Sosyal formasyon”, üretim tarzından farklı olarak, siyaset (devlet), ülke, sınıf şekillenmeleri ve ideoloji kavramlarıyla tanımlanan yapıntıları ve ilişkileri de içerir.

Kapitalist üretim tarzının egemen olduğu sosyal formasyonların, merkezi (tanımlayıcı) ilişkisi (emek ve sermaye), ırk, etnisite, milliyet, cinsiyet kavramlarıyla tanımlanan ilişkilerle birlikte bulunur. Toplumun siyasi ve ekonomik yaşamı, salt merkezi ilişkiye indirgenerek, diğer ilişkilerden kaynaklanan adalete ilişkin sorunları yok sayılarak anlaşılamaz.

(...)

‘İnsan insanın kurdu’ değil!

Covid-19 merceğinden bakınca, piyasaların “düzenleyici” ve de “muktedir” olmadığını görüyoruz. Buna karşılık kapitalist devlet öne çıkmaya başlayınca, haklar ve özgürlükler hızla aşınmaya başlıyor. Yıllardır felaket filmlerinde insanların kafasına kakılan (Monbiot, The Guardian) “insan insanın kurdudur” varsayımının, üçüncü olasılığı gizleyen müstehcen bir yalan olduğu anlaşılıyor.

(...)
Yazının tamamını okumak içimn tıklayınız

Thursday, April 09, 2020

‘Yarın başka bir gündü’


Uygarlık, kapitalizmin yapısal krizinin “kötü sonsuzunda”, gittikçe daha fazla dejenere oluyordu. Sonra Covid-19 geldi ve bir şok yarattı. Şoktan önce “Yarın başka bir gündü?” (Brazil, Terry Gillian). Şimdi soruyoruz: “Şok geçtikten sonraki ‘yarın’ nasıl bir gün olacak?”

Bu soru, iyimser iki varsayıma dayanıyor: Şok geçecek ve yeni bir gün başlayacak. Ben iyimserliğe değer vermem. Önümde durana bakarım. Gördüklerim bu varsayımlara güvenmemek gerektiğini söylüyor.

Yanlış anlaşılmasın, “şok” öncesindeki duruma geri dönme şansı yok! Heraklitos’un deyişiyle “Panta Rhei” (her şey(ler) değişir/akar). Ancak bu değişimlerin /akışın uygarlığı “kötü sonsuzdan” çıkarabileceğini umut (sevemediğim bir başka kavram) etmek için henüz bir neden yok. Aksine, “şok” altında başlayan değişimler, “kötü sonsuz” içinde uygarlığın canavarlaşmaya devam edeceğini düşündürüyor.

Bahar geldi diktatörlere, halklara ise kış…

(...)
kapitalizm, çoktandır “olağan” rejimlerle yönetmenin giderek zorlaştığı bir döneme girmişti. Covid-19 bu dönemi yeni bir aşamaya taşıyor, geleneksel antikapitalizm/ faşizm bu sürece bir cevap üretemiyor. Esas sorun da burada.

Monday, April 06, 2020

Rejim ülkeyi felakete sürüklüyor


Türkiye toplumu, bir “mükemmel kasırgaya” hazırlıksız, beceriksiz, “kapitalist realiteyi” anlamaktan uzak “dini bir hakikat rejiminin” tutsağı bir kadronun yönetiminde yakalandı. Bu kadro ülkeyi hızla bir felakete sürüklüyor!
Dün ve bugün
On beş yıl önce bir yazımda, dünya ekonomisinde, uluslararası ilişkilerde bir “kasırganın” enerji toplayarak güçlenmeye başladığına işaret ediyordum: Bu kasırgaya, “Ülkenin, hem zayıflayarak hem de en iyi ifadeyle uluslararası jeopolitikteki gelişmeleri doğru okuyamayan… bir lider kadrosuyla girmekte olduğunu söyleyebiliriz.” O zaman muhalefet konusunda daha iyimserdim.
(...)

Thursday, April 02, 2020

‘Büyük Savaş’ yerine Covid-19 mu?


Birinci Dünya Savaşı’yla başlayan ve II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar uzanan dönemi tek bir dönüşüm dönemi olarak düşünmek olanaklıdır. Şimdi yine benzer bir dönemden geçiyor olabilir miyiz?
Kriz ve değişim - I
Öldürücü bir virüs salgını ortasında, tıbbi bir metafor çok uygun düşer: Ya hastanın bünyesi kendini tamir ederek iyileşir ve yaşamaya devam eder ya da hasta, yenik düşerek ölür. Kriz bu iki olasılığın birden ortada olduğu karar anıdır. 
(...)