Kapitalist Parlamentarizmin “sırrı” var. Bunları keşfeden kimi liderler, hükümetlerini, kalıcı bir “iktidara” dönüştürmeye kalkıyor, süreç olarak faşizmin kapısını açıyorlar. En son, İngiltere de tanık olduğumuz gibi...
İngiltere’de Boris Johnson, yaşamı skandallarla dolu bir gazeteci/siyasetçiydi, “kronik yalancı ve güvenilmez adam”olarak bilinirdi. Partisinin en sağ kanadına, Brexit’i savunarak yamandı, o destekle başbakan oldu, ancak skandallar bitmedi. Türlü yalanlar üzerine kurulu Brexit, bir ekonomik yıkım makinesine dönüştü. Adam, meclisi askıya alabilmek için kraliçeye, başbakanlık binasında “parti düzenledi” iddiaları karşısında meclise, yalan söyledi ancak, polis soruşturmasından, ceza almaktan kurtulamadı. “Etik konular”danışmanları peş peşe istifa ettiler. Mecliste yalan söyleyen bir temsilcinin, teamüller gereği, istifa etmesi gerekiyordu. Ancak Johnson, parlamentarizmin bu iki “müstehcen sırrına”güvenerek “İstifa etmezsem ne olur?” diyor. Haksız da değil, istifa etmezse, partisi görevinden almazsa Johnson’dan kurtulmak olanaksız.
DEVLET VE HÜKÜMET
Parlamenter rejimin istikrarı, güçler ayrılığına, güçlü bürokrasilere, siyasette genel kabul görmüş teamüllere ve “toplumsal mutabakata” dayanır.
(...)
Yazının tamamını okumak içn tıklayınız
No comments:
Post a Comment