Monday, June 13, 2022

‘Yaklaşan felaket ve görevlerimiz’

 

Bu başlığa, 70’lerin ikinci yarısında, sosyalist dergilerde sıkça rastlanırdı. Tarih kendini tekrarlamaz ama, “bazen uyaklı dizelerle konuşurmuş”. Sanırım benzer bir noktadayız.

TARİHTE 70’LER...

70’lerin dünya ekonomisine baktığımızda enflasyon ve ekonomik durgunluk (stagflasyon) görüyoruz. Yeni bir “kriz yönetim modeli” aranıyor. Dikkatler, tam istihdam ve büyümeden enflasyonla, sendikal hareketle, refah devletinin kurumlarıyla mücadele üzerine kaymaya başlamış. 70’ler biterken ABD’de hızla artan faizler, 80’lerde çevre ülkelerde borç/döviz krizlerini tetikliyor. Bu ülkeler kaynak edinme karşılığında ekonomilerini IMF-Dünya Bankası ikilisine teslim etmeye zorlanıyorlar.

Merkez ülkelerde “yeni sağ yükseliyor”, “sosyal demokratlar” neoliberal modeli benimsiyor, Latin Amerika’dan Uzakdoğu’ya, Kuzey Afrika’ya antikomünist ve kanlı askeri rejimler var. ABD, SSCB ile “detant” politikasını terk ederek, “yıkma, açma” politikasını benimsiyor.

Türkiye, o dönemin bir ifadesiyle, bu gelişmeleri “sismograf gibi” yansıtıyordu. (...)

Kanlı bir darbe, gelip geçtiğinde, ekonomide neoliberal model, sol harekette “demokratizm” artık egemendi. Siyasal İslamın entelijansiyası liberalizmin saygın “salonlarında” ağırlanıyordu. Ülke “ötekini tanıyarak demokratikleşmeliydi”. O “döneme” uyum sağlama çabaları daha sonra “özgürlükçü sol” gibi bir totoloji de üretecekti.

VE BUGÜN

Yine gündemde stagflasyon var, ABD ve Avrupa’da faizler artıyor. Gelişmekte olan ülkelerde bir borç krizi gündemde. ABD, SSCB’yi, Afganistan’a çekerek hedef almıştı, şimdi Rusya’yı Ukrayna’ya çekerek hedef aldı. Bugün de bir yeni ekonomik model arayışı var, küresel düzeyde askeri darbeler yeniden sıklaşıyor.

Türkiye yine bunları, “sismograf gibi” yansıtıyor.  Enflasyon yüzde 100’e dayandı, tüketimle büyüme modeli hiperenflasyona gidiyor. TL hızla değer kaybediyor. Cari açık 50+ milyar dolar. Bir yıllık borç servisi 180 milyar dolar, dış kredi risk primi 800 baz puanda dolaşıyor. Kısacası gündemde bir borç krizi de var.

Bu kez, ülke “süreç olarak faşizm” içinde, bir “darbe” tehlikesi yok ama, rejimin seçimlerde, bir “autogolpe” (kendine-darbe) üretme riski artıyor. Sosyal demokrasi de bugün siyasal İslamın cazibesine kapılmış, “özgürlükçü laiklik”gibi bir totoloji üretiyor.

“Uyaksız dizeler” de var. 

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

No comments: