Thursday, April 20, 2023

Gel de çık işin içinden

 

Hem Türkiye hem kapitalist uygarlık bir yol ayrımına gelmiş. Ne yazık ki sorunlar birikirken çözümler giderek zorlaşıyor. Gel de çık işin içinden!

Uluslararası basında, Türkiye bir yol ayrımına geldi algısı egemen. “Herkes”, 14 Mayıs seçimlerini bekliyor: Hilesiz hurdasız, baskısız, sansürsüz yaşanırsa, Kılıçdaroğlu’nun, Kürt seçmenin, milliyetçi seçmenin ve işçi sınıfının taleplerini bağdaştırabildiği ölçüde cumhurbaşkanı olması bekleniyor. Yine aynı çevreler, seçim sürecinin, hilesiz hurdasız, baskısız ve sansürsüz yaşanabileceğine inanmıyorlar. Gel de çık işin içinden. 

Buradan uygarlığın geleceğine ilişkin bir başka “Gel de çık işin içinden” durumuna geçebiliriz. Bilim çevrelerinde, uygarlığın ilk atom bombasının patlatıldığı ana benzer bir eşiğe geldiğine ilişkin bir mutabakat şekilleniyor. Bir farkla ki atom bombası kendi kendini eğiterek geliştiren bir teknoloji değildi. Yapay zekâ (YZ), uygarlığın temeli olan lisan üzerinde, kendi kendini adeta geometrik bir hızla eğitiyor geliştiriyor. Lisanla başlayan bu eğitim ve gelişme şimdi, resim, müzik, sosyal medyada insan, tercihleri gibi, dijitalleştirilmiş her şeyi içerme, dahası kod yazma aşamasına geldi. 

(...)

Fizik, kozmoloji, YZ alanlarında çalışan Prof. M. Tegmark, bu optimizasyon ilkesi üzerinden YZ ile kapitalizm arasındaki benzerliğe değiniyor: Kâr optimizasyonuna odaklanan toplum, sanayileşirken sevindi, şimdi tüm uygarlığı tehdit eden bir iklim krizi, servet kutuplaşması ve kâr optimizasyonu ilkesiyle hızlanan YZ ile karşı karşıya. Prof. Tegmark, “Bu süreç denetim altına alınmazsa yakında işimiz bitiktir” diyor.

(...)

Birine balık verin bir gün karnı doyar; balık tutmayı öğretin ömür boyu aç kalmaz. YZ’ye balık tutmayı öğretin, hemen, biyoloji, kimya, oşinografi, evrim teorisi de öğrenir, sonunda tüm balıkları tutar neslini tüketir” diyorlar. Gel de çık işin içinden.

Otoriter Kişilik 2.0” adlı makalesinde, YZ ile güçlendirilmiş sosyal medyanın, toplumu ve siyaseti yeniden şekillendirme sürecini inceleyen Moira Weigel

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

No comments: