Hrant Dink’in öldürülmesini sıradan faşist bir cinayet olarak görmek en kestirme ve akla en yakın yol almakla birlikte, olgulara takılarak hakikati gözden kaçırmaya yol açacaktır.
Badiou’nun “situation” (durum) ve “event site” (olay mekanı) kavramları işimize yarayabilir. Örneğin, bir süredir Türkiye’de siyasi “durum” içinde bu tür “olayların” kolaylıkla oluşabileceği “olay mekanları” oluştuğunu söyleyebiliriz. Siyasi yaşamda gittikçe artmaya başlayan belirsizlikler, hiç bir sonuca açılma şansı olmayan, çözümsüz denklemlerin birikmeye başlaması, bir süredir siyasi yaşama yön veren beklentilerin teker teker tıkanmaya başlaması hep bunu gösteriyordu. Sorun hangi “olayın”, kimin müdahalesiyle patlak vereceği sorusunda düğümleniyordu… Ve tabii ki bu da "olay" ortaya çıkana kadar cevapsız kalmaya mahkum bir soruydu.
“Olay” karşımıza, Hrant Dink cinayeti olarak gelmişe benziyor. “Olayın” hemen arkasından, “olayla” ilişkili aktörlerin hepsinin kendilerinden beklendiği gibi davranmaya, olayın onlara biçtiği rolleri oynamaya başladıklarını da görüyoruz.
Bu belirlenmişlikten kurtulabilmek, “olayın” çerçevesini “aşabilmek” gerekiyor. Geçmişteki deneylerimizin de gösterdiği gibi, cinayeti kimin işlediğini kimlerin azmettirdiğini, bunları bulmayı ve cezalandırmayı ne kadar istersek isteyelim, ortaya çıkartmak mümkün olmayacak. “Olsa” bile olmayacak! Bu sırada, biz bu olguların, polisiye senaryoların peşinde koşarken “hakikati” yine gözden kaçıracağız..
Soğuk kanlı davranıp, “cinayeti kim işledi?”, “Sorumlu kim?” sorusunu, bu bize ne kadar acı gelirse gelsin, ikinci plana atıp, “bu günkü konjonktürde bu cinayet nasıl bir işlev üstlenecek?” sorusunun üzerinde yoğunlaşmak gerekir.
Örneğin, “bu cinayet hangi çelişkileri keskinleştirecek, hangi güçleri karşı karşıya getirecek, uluslararası alanda hangi proje ve planları kolaylaştıracak, hızlandıracak, hangilerini geciktirecek?”, sorularından hareketle düşünmeye başlamak gerekir. Böylece ortaya çıkmaya başlayan anlamlar haritasına, bu kez yeniden, haritanın içindeki güçlerin her birinin perspektifinden, bunların göreli ağırlıklarını, toplumda etki yaratma kapasitelerini de göz önüne alarak, bakmaya çalışarak, bir olasılıklar dizisi oluşturabiliriz. İşte bu olasılıkların üzerinden, önümüzdeki sürece ilişkin farklı senaryolar üretebilir, bundan sonraki olguları bu senaryolar içinde değerlendirerek beklentilerimizi yönlendirebiliriz.
No comments:
Post a Comment