Gündem, Gizli Gündem
Davos’un gündeminde bu yıl üç konu var. Bunlardan biri, küreselleşme ve merkez ülkelerde artmaya başlayan işsizlik. İkincisi, küresel ısınma ve firmaların (kapitalistin) rolü. Üçüncüsü, BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ülkelerinin dünya ekonomisi ve siyaseti üzerindeki etkileri.
Davos’un bir de “gizli gündemi” var. Financial Times’dan Gideon Rachman’ın, kederli bir tonla, not ettiği gibi, “Reagan ve Thatcher’in yarattığı dünya şimdi artık yavaş yavaş yok oluyor” (22/01/2007). Rachman’ın yorumunun başlığı da ilginç “Irak ve Küresel Isınma, nasıl sağı (siyaseti-E.Y) kargaşaya itti”. Davos’un gizli gündemini de işte bu oluşturuyor: Neo-liberal dönemin artık sönümlenmeye başladığı gerçeği, hemen her oturumda, konuşmacıların başının üzerinde bu hayalet dolaşıyor olacak, bu yıl. Piyasa ekonomisine güveni yenilemek, bu alanda “bir sorun yok” havası yaratmak, bu arada kapitalizmi savunmak için çeşitli yeni stratejiler geliştirmek.
Bir önek: Küreselleşme tartışmaları başladığında, ticaretin ve sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesinin, işsizliğin azaltılması, refahın yükseltilmesi için olmazsa olmaz şart olarak sunuluyordu. Böylece “yükselecek olan dalga tüm kayıkları kaldıracak”tı; “yukarıda servet birikecek ama bu da giderek tabana yayılacaktı”.
1997 Asya krizinden sonra bu konsensüs bozulmaya başladı. Önce, mali sermayenin serbest dolaşımının sorun olduğu saptandı. Neo-liberal ekonomik düşüncenin ağır toplarından Prof. Jhagdish Bhagwati’ye göre sorun sermayenin serbest dolaşımındaydı, malların değil. Serbest ticaret iyiydi, ama mali sermayenin serbest dolaşımı kötü. O zaman Aha! Diye yazmıştım, başladık işte yakında, sıra serbest ticarete de gelir. Nitekim geldi de. Bu kez bir başka bir ağır top Prof Samuelson, ABD cari açığından ve Çin’in yükselmeye başlamasından hareketle, “serbest ticaretin her zaman her yerde yararlı olmayabileceğini” ileri sürdü.
“It’s technology stupid”
Geçen yıl, ABD’de gelir dağılımı, ücret atışlarının üretkenlik artışının gerisinde kalması (Neo-liberal, teoriye göre olacak iş değil! ) gelir dağılımı ve işsizlik ile serbest ticaret (küreselleşme) arasındaki ilişkinin tartışılmasını hızlandırdı.
Şimdi bu konu Davos’un da gündemine geliyor. Buna bir açıklama bulmak gerekli. The Economist bu hafta savunma çizgisini çizdi: “Sorun, serbest ticaret değil teknoloji”. Bu görüş Davos’ta Çarşamba sabahı, yapılan “Küresel Ekonomi”, panel tartışmasında katılımcı Montek S. Ahluwalia, (Hindistan Planlama Komisyonu Başkan yardımcısı) tarafından da dile getirildi. Ahluwalia söyle diyordu “Ticaret serbest olmasa bile, teknoloji yüzünden yine aynı sorunlarla karşı karşıya kalacaktık”. Diğer bir değişle, Ahluwalia, “serbest ticareti suçlamayın” diyor. Diyor ama, bu ilk anda akla yakın savunma, aslında çok önemli bir soruna ışık tutarak, çok daha derin bir eleştirinin önünü açıyor.
Sorun teknolojiyse, neden teknoloji sorun oluyor? Bu soru da, bizi kapitalizmin hiç sevmediği bir tartışmaya “teknoloji seçimini ne belirler” tartışmasına götürüyor. Bu kapıdan bir kez girdik mi de kendimizi, bu sorun olan teknolojiyi seçmeyi zorlayan şeyle, “kar oranları düşme eğilimiyle”, diğer bir değişe kapitalizmin en derin sırrıyla, kronik kriz eğilimiyle, tarihselliğiyle (bu gün var yarın yok!) karşı karşıya buluyoruz… Böylece The Economist ve Mr Ahluwalia, yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş oluyorlar…
It’s capitalism stupid! Yaaa!
No comments:
Post a Comment