Muhalefetin işi zor ama kazanmak imkânsız değil. İşi zor çünkü üç hatanın sonuçları şansını azaltıyor: 1- Gerçekliğin bir özelliğini ısrarla görmezden gelmek. 2- Bireyin öznelliğini tek bir boyuta indirgemek. 3- Sorunun esas olarak sandık güvenliği ile ilgili olduğunu kavrayamamak. İlk ikisi seçime kadar düzeltilemez. Ancak üçüncü hata düzeltilebilirse kazanmak olanaklıdır.
1- Muhalefet, ülkedeki derin kutuplaşmayı, kutuplaşmanın karakterini anlayamıyor. Ülkedeki gerçeklik “ana kümesi”, birçok“alt kümeden” oluşuyor. Bunlardan ikisi adeta iki farklı toplum,dolayısıyla iki farklı gerçeklik oluşturacak kadar istikrar, yeğinlik kazanmıştır. Bu, bugün laiklik ekseni üzerinde oluşmuş bir kutuplaşmadır; derin ekonomik krize karşın sınıf çelişkileri üzerinden oluşmamasının özgün nedenleri vardır.
(...)
2- Mustafa Balbay’ın salı günü köşesinde aktardığı Yozgat izlenimleri, özellikle iki açıdan çok önemlidir. Birincisi, yazının sonundaki saptamanın içinde gizli: “Dar zamanda da olsa vaatler yerine algıyı kırmak akıllı bir politika!” Algı, bireyin, karşılaştığı olguları anlamlandıran “kavramlar, değerler seti”(“hakikat rejimi”) içinde oluşur.
(...)
3- Bu iki hatayı önümüzdeki günlerde düzeltmek, insanların kafasında şimşek gibi çakacak bir “slogan” bulunamadığı takdirde imkânsızdır, bulunsa bile muhalefet bunu duyuracak araçlardan yoksundur. Geriye tek bir seçenek kalıyor: Kutuplaşma içinde en azından kendi tarafının iradesinin sandıkta gerçekleşmesini sağlamak. Sandıkları, öncesinde ve sonrasında korumak, yolsuzluklara, hileyle, ne pahasına olursa olsun direnmek, karşı tarafın simgesel ve fiziki şiddetine teslim olmamak ve şunu asla unutmamak gerekiyor: Toplumun çoğunluğu muhalefetin saflarındadır. Böyle olmasaydı rejim, her seçimde, gayri meşru yöntemlere, simgesel, fiziki şiddete başvurmak zorunda kalır mıydı?
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
No comments:
Post a Comment