Seçimlerin 1. turu bitti. Karşımızda bir olgular kaosu var. Platon, “Beni olgularla meşgul etmeyin, düşünmeye çalışıyorum”dermiş. Ben, komünizm, kadın erkek eşitliği, özel mülkiyetten kaynaklanan toplumsal sorunlar üzerine ilk kez düşünmeye çalışmış bir filozof olan, Platon’un öğrencisiyim. Bu yüzden, ikinci tura giderken bu “olgularla” dikkatimizi dağıtmadan,“düşünmeye” çalışalım diyorum.
(...)
2. TURA GİDERKEN
Şimdi, ikinci tura giderken bu olgulardan önce, onları “kucaklayan genel durumu” düşünmeye çalışalım. (1) Ülkede siyasal İslamın partisinin yürüttüğü bir “süreç olarak faşizm”yaşanıyor. Ülkeyi, yargı, yasama, yürütmeyi kendine bağlamış, üretilen “artık-değerin” dağılımı süreçlerini de düzenleyen tek merkezli bir başkanlık rejimi (başkan ve etrafındaki oligarşiden oluşan bir “güç”) yönetiyor. (2) Bu inşa süreci son 15-20 yılda toplumun “hakikat ve sadakat rejimlerinde” önemli dönüşümler (“yapışkan statüko”, “algısal kilitler”) gerçekleştirdi, bunlara uygun bir adalet anlayışı, “disiplin ve cezalandırma” rejimi inşa edildi. (3) Bu oligarşi, toplum içinde yaygın, ideolojik olarak homojen, bir kurumsal zemine, taraftar ağına dayanıyor. Ekonomi derin bir krize girse bile bu oligarşi krizin yükünü halkın üzerine yıkacak olanaklara sahip.
Şimdi olgulara dönelim: Tarihin en gerici Meclis’iyle “süreç olarak faşizm”, son durağına, Cumhuriyeti, insan haklarını ve bireysel özgürlükleri tasfiye etme noktasına doğru hızlanıyor.
(...)
No comments:
Post a Comment