Küresel diplomasinin “satranç tahtasında” Çin beyaz, ABD siyah taşlarla oynuyor. Hamleler hızlanırken ABD tutarlı bir oyun kuramıyor.
KAPASİTELER
Devletlerin gücü, yalnızca askeri değil aynı zamanda ekonomik, bilimsel-teknolojik kapasiteleriyle ölçülür. Askeri kapasite son tahlilde ekonomik, bilimsel-teknolojik kapasiteye dayanır. Diğer devletleri etkileme, yönlendirebilme (liderlik) kapasitelerinin, hegemonya olasılıklarının da öncelikle ekonomik, bilimsel-teknolojik kapasitelere dayandığını söyleyebiliriz.
Çin’in toplam küresel sınai katma-değer içindeki payı, 2004-8 arasında yüzde 8-9’dan 2021’de yüzde 30 düzeyine çıkarak 4.9 trilyon dolarla ABD (2.5 triyon dolar) ve Avrupa’nın (2.5 triyon dolar) toplamına ulaştı. ABD’nin 16. bankası SVB’nin geçen hafta batması, ABD merkezli finansal sistemin 2008’den bu yana zaaflarını aşamadığını gösterdi. Moody’s ABD banka sektörünün “derecesini” negatife indirdi. Financial Times’dan Gillian Tett’e göre “Düzenleyiciler hâlâ dünün savaşlarında yaşıyor”. Ücret artışı, talep basıncı “sorunu” yokken enflasyona yüksek faizle müdahale etmek, Raghuram Rajan’ın vurgusuyla, “Resesyon yumuşak mı sert mi olacak” sorusunu getiriyor.
(...)
VE DENGELER
ABD’nin, “Demokrasiler ittifakı” projesine karşın, Ortadoğu’daki en yakın müttefiki İsrail faşizme kayarken, İran nükleer üretime yeniden başlamışken, Suudiler ABD’ile aralarına mesafe koyarken, Çin, yeni “sorun çözücü”, “düzen kurucu” aktör olmaya başladı. Ukrayna için 12 maddelik barış planının ardından Başkan Ji’nin Avrupa ve Rusya turuna çıkacağı aktarılıyor; Zelenskiile görüşmesi bekleniyor. Çin’in, bu hafta İran ve Suudi Arabistan arasında hem ABD’yi hem de İsrail’i kaygılandıracak yeni bir yakınlaşmaya aracılık etmesi “sorun çözücü ve düzen kurucu aktör” savını destekliyor.
(...)
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
No comments:
Post a Comment