Thursday, February 03, 2011

2011’e girerken Tunus dersleri


Tunus’ta hiç belenmedik bir anda patlak veren toplumsal olaylar, şekillenmekte olan “yeni” dönemle ilgili önemli ipuçları sunuyor.

Evrenselleşme eğilimi

Geçen yıl belli bir gelişmişlik düzeyine, ortak kültürel özelliklere sahip Avrupa ülkelerinde patlak veren ve öğrenci gençliğin başını çektiği toplumsal olayların, ekonomik ve kültürel özellikleri Avrupa Birliği ülkelerinden çok farklı Tunus gibi bir ülkede de ortaya çıkması, “isyanın” evrenselleşmeye yatkın özellikler içerdiğini düşündürüyor. Benzer özellikleri taşıyan başka toplumlarda da benzer olayların patlak verme olasılığının önümüzdeki dönemde artmasını bekleyebiliriz.
Pazartesi günü The New York Times’in “Avrupa gençliği geleceğinden kaygı duyuyor” ve Time magazin’in “Avrupa’da Anarşist şiddet olayları artıyor mu?” başlıklı yorumlarının da sergilediği gibi, iyi eğitilmiş bir gençlik kuşağı, yüzde 40’a ulaşan ağır ve kronikleşmiş bir işsizlik sorunuyla karşı karşıya. Üniversite eğitimine servet,  zaman harcadıktan sonra, kendilerini işsizliğin beklediğini düşünmek, bu gençlerde büyük hayal kırıklığı, kötümserlik yaratıyor. Hükümetlerin çözüm bulmak yerine, mali sermayenin yardımına koşması, bu duyguların öfkeye dönüşerek patlamasını hızlandırıyor.
 Tunus’ta da iyi eğitimli bir gençlik, üniversite öğrencileri ve mezunları kuşağı, kronik işsizlik, Avrupa’yla karşılaştırıldığında çok daha ağır yoksulluk ve siyasi baskı koşullarıyla karşı karşıyaydı. Bu koşulların, Ortadoğu ülkelerinin ortak özelliklerinden biri olması da “isyanın” yayılabileceğini düşündürüyor.
Gerçekten de Tunus olaylarının, Dubai’den Mısır’a üniversite öğrencileri ve mezunları arasında büyük ilgi çektiği görülüyor, bölgede internet ortamında (Blogs, Facebook, Twitter etc..) bu konuda çok canlı bir tartışmanın başladığı görülüyor (IPS, 31/12/2010)
Bir diğer evrenselleşme özelliği de, Anonim adlı kolektifin, Tunus’lu isyancıları desteklediğini açıklamasıyla kendini gösterdi. Anonim, bu kararını açıkladıktan hemen sonra, Tunus hükümetinin isyanlarla ilgili haberleri bastırmak amacıyla kimi internet alanlarını yasaklamasına misilleme olarak Tunus’ta, borsa ve Devlet Başkanlığı, Başbakanlık, Sanayi Bakanlığı, dışişleri bakanlığı gibi devlet Internet sitelerini çalışmaz hale getirdi.

Patlamanın kaçınılmazlığı, geleneğin önemi

 Tunus olayları, “hiç beklenmedik bir anda” patlak verdi. Ama yorumları okuyunca, bu olayların arkasındaki dinamiği görünce, “kaçınılmazmış” demek durumunda kalıyoruz. Gerçekten de bu felsefi anlamda “olay” olarak tanımlanan “şey”in doğasına çok uygun: Yapının içinden, hiç beklenmedik anda patlak veren ama enerjisini her zaman yapının çelişkilerinin, özellikle de yapının hem içinde hem dışındaki unsurlarının basıncından alan şey. Üniversite mezunu işsizler tam da böyle değil mi? Yapı tarafından kullanılmak (iş gücüne katılmak) üzere son noktaya kadar eğitilmiş, ama ondan sonra, işsizliğe atılarak, yapıya dahil olmanın tek yolundan (istihdamdan) mahrum edilmiş insanlar değil mi işsiz üniversite mezunu gençler, bunları görerek daha şimdiden kaygılanan mezuniyet öncesi öğrenciler?
Her ekonomik kriz toplumdaki sınıf yapılarını yeniden şekillendirir. Geçtiğimiz 15 yılda geleneksel sanayi işçisi ortadan kalkmadı, hatta kimi gelişmekte olan ülkelerde alabildiğince yoğunlaştı, ama bunun yanı sıra, hizmet (haberleşme, finans, sağlık, turizm, medya sektörlerinde ) sektöründe iyi eğitim görmüş, yeni üretim tekniklerinin bilgisine sahip, ağlara bağlı bilişim sistemlerde çalışan bir toplumsal tabaka oluştu. Bunların yaşam tarzları, çalışma biçimleri ve koşuları Fordist dönemin işçilerininkine benzemiyor. Ama sermaye bu kesimi sömürülecek, disiplin altına alınacak iş gücü olarak görüyor. İşsiz kaldıklarında da bunların tepkisi, kendi yaşam koşullarına ve yeteneklerine göre oluyor.
Tam bu noktada “yeni” olanla “gelenek” arasındaki yaşamsal bağı düşünebiliriz. Kapitalizm, sürekli yeniyi yüceltir, bu sayede hem önceki sermaye birikim modelleriyle, hem de önceki devrimlerin (burjuva, sosyalist, anti-emperyalist) isyan geleneğiyle mücadele eder. Medyanın bu yeni şekillenen sınıf fraksiyonuna, ısrarla “orta sınıf” damgası vurması da, bu mücadelenin bir aracı. Çünkü bu “damga” bu kesimi gelenekten uzak tutmaya hizmet ediyor.
Bu gün, tüm yeni mücadele biçimlerini, en son güncel iletişim araçları teknolojisini sonuna kadar kullanmanın yanı sıra, düzenli yayın gibi, sendikalar, siyasi partiler gibi, işçi sınıfının geleneksel aygıtlarını da kullanmayı ihmal etmemek, yeni şekillenen bu fraksiyonla geleneksel işçi sınıfının enerjisini birleştirmeye büyük önem vermek gerekiyor. 

No comments: