Bazı günler, gündemdeki konulardan hangisini seçeceğime karar vermekte zorluk çekiyorum. Böyle durumlarda sanırım en iyisi bir ufuk turu yapmayı denemek...
Ben, uygarlıkların çatıştığı değil, giderek zorlaşan koşullarda ayakta kalmaya çalışan tek bir uygarlığın dünyasında yaşadığımızı düşünüyorum. Her yerel kültürü, “yaşam dünyasını”, tarihsel mirası, dönüştürerek, farklılıkları yok ederek kendi koşullarına tabi kılankapitalist uygarlığın dünyasında... Son günlerde medya bu giderek zorlaşan koşulların örnekleriyle doluydu.
Uygarlığın yaşam koşulları zorlaşıyor
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un, G8 toplantısından önce, New York Times’daki yorumunda işaret ettiği gibigıda, yakıt, grip salgını ve mali olmak üzere birçok kriz eşzamanlı olarak yaşanıyor, bunlara uluslararası düzeyde çözüm bulmak gerekiyor.
Bu bağlamda, The Independent gazetesinin pazar günü haberleştirdiği, Geleceğin Durumu 2009 başlıklı rapordan başlayabiliriz.UNESCO, Dünya Bankası, ABD Ordusu ve Rockfeller Foundation’un destekleriyle hazırlanan rapora göre, “sürdürülebilir bir büyüme sağlanamazsa, milyarlarca insan yoksulluğa mahkûm olacak, uygarlığın büyük bir bölümü çökecek”.
Ekonomik durgunluk (siz kriz diye okuyunuz-E.Y.), Geleceğin Durumu İndeksini (State of the Future Index), geçmiş on yıla kıyasla aşağı çekmiş. “Şiddetli işsizliğin, su, gıda, enerji tedarikindeki daralmanın, küresel ısınmanın birikimli etkileri ile birleşmesi sonucunda, gelecek on yılda dünya nüfusunun yarısı şiddet olaylarından ve toplumsal kargaşalardan etkilenecek” diyor rapor. “Bu gelişmeler, toplumsal ve siyasi istikrarı daha önce görülmemiş biçimlerde etkileyecekmiş.” İyimser bir not olarak rapor, “mali krize ve küresel ısınmaya ilişkin planlama çabalarının, insanlığın bencil buluğ çağından, küresel düzeyde yetişkinlik çağına geçmesine yardımcı olabilir” diyormuş.
Batı’nın son direnişi
İkinci durağım, İleri Uluslararası Çalışmalar Okulu’nda güvenlik çalışmaları eski direktörü, Johns Hopkins Üniversitesi Uygulamalı Fizik Laboratuvarı’nda görevli, Michael Vlahos’un, ABD savunma çevrelerinin önemli dergilerinden The National Interest’te yayımlanan“Batı’nın son direnişi” başlıklı denemesi. Bu deneme, yukarda aktardığım raporun temasının bir başka boyutuna, Batı’nın (bir yüzyıldır, ABD’nin) liderliğinin, dünyaya, yukarıdaki krizleri aşacak bir siyasi önderlik sunma kapasitesinin artık kalmadığına işaret ediyor.
Vlahos, ABD tarihinde “devrim ulusun doğuşuyla”, “iç savaş iç kurtuluşla”, “Dünya savaşı insanlığın kurtuluşuyla ilgiliydi” 9/11’i izleyen “terorizmle küresel savaş insanlığı kurtarmaya ilişkin bir vaatle başlamıştı” diyor ve ekliyor: “Sekiz yıl sonra, Ortadoğu’nun dönüşüm umudu Bağdat’ta öldükten sonra, artık bir kurtuluş umuduyla karşı karşıya değiliz. Onun yerine bir ‘sürekli savaş’ var elimizde”... Vlahos, “Ülke içinde kimliğimizi, artık savaş söylemi tanımlarken... Dışarıda ABD, dünyanın en büyük ‘iflas etmiş devlet’üreticisine dönüştü” diyor, yazısını “artık insanlığı kurtarmak yerine, insanlığın gelmekte olan dönüşümünde ayakta nasıl kalacağımızı düşünüyoruz” saptamasıyla bitiriyor.
Bu noktada, İngiltere’nin ve ABD’nin Afganistan kayıplarındaki, Irak’ta bombalı saldırılardaki ani artışlara, Çin’deki Uygur trajedisine,İran’daki direnişe, Honduras darbesine ilişkin haberlere göz atabiliriz. Bitirirken de, gençliğin durumuna ilişkin iki habere bakalım. (1)Morgan Stanley’in Londra şubesinde, iş deneyimi kazanmak için çalışmakta olan 15 yaşındaki Mathew Robson’un yazdığı bir rapor medya dünyasının liderlerini çok etkilemiş (Financial Times, 12/07). Robson’a göre onun kuşağı, Twitter’i cep telefonlarından yenilemek pahalı olduğundan, kimse profillerini göremediğinden yararsız buluyormuş, TV ve internette reklamlardan nefret ediyor, net üzerinden müzik dinlemeyi, bilgisayar oyunu oynamayı, bu oyun konsollarından “chat” yapmayı tercih ediyorlarmış. Kimsenin gazeteyi, sayfalarca metinleri okuyacak sabrı yokmuş. (2) Foreign Policy, dergisinin bir araştırmasına göre, Avrupa gençliği, özellikle iş piyasasına yeni girmekte olanlar “yapısal, uzun süreli ve korkutucu (sağlık sorunları, artan suç, intihar eğilimi, yapancı düşmanlığı, sağ radikalizm-E.Y) sonuçlara yol açabilecek bir işsizlik tehlikesiyle karşı karşıya”(13/07).
Uygarlığın mirasını ve krizlerini, acaba, dünya olaylarıyla, hatta reklamlarla bile ilgilenmeyen, “chat” çevrelerine kapanmış, asosyal ve narsis, dikkat yoğunlaştırma kapasitesi çok düşmüş, demagogların yönlendirmesine açık bir kuşak mı devralmaya hazırlanıyor?
No comments:
Post a Comment