Monday, April 07, 2025

Donald deli mi?

 


Donald Trump’ın, “Kurtuluş günü” sloganıyla açıkladığı gümrük tarifeleri, mali piyasalarda şok etkisi yarattı. S&P 500 iki günde yüzde 10 geriledi, 5 trilyon dolar silindi. Ekonomi basınında egemen kanaat “ABD kendine zarar verdi” Financial Times; “mantıksız”, “Kral Trump deli mi?” The Economist; “Vahim bir hesap hatası” Die Zeit; “Çin’in işine yarayacak” Wall Street Journal yönünde şekillendi. Bu kanaatler, büyük ölçüde, söz konusu “tarifelere”, artık dağılmakta olan neoliberal küreselleşme bağlamında bakmaktan kaynaklanıyor. 

Gerçekteyse, bu tarifeler üzerinde düşünürken dikkate alınması gereken iki yeni bağlam var. Birincisi kapitalizmin yapısal (ekonomik ve hegemonya) krizi, ikincisi de ABD’de MAGA hareketi ve Trump üzerinden devleti ele geçirmeye başlamış dinci/faşist entelijansiyanın, ABD siyasetine ve bu krize ilişkin projeleri. 

Neoliberal ve küreselleşmeci iktisatçılar ticareti “herkesin kazandığı” bir oyun olarak görürken Trump ve yönetim kadrolarını dolduran faşist entelijansiya, küreselleşmeyi, bir tür ekonomik savaş olarak okuyor sistemi düzeltmek değil, yıkarak yeniden kurmak istiyor. Onlara göre küresel ticaret sistemi, uzun yıllardır Amerikan işçisini yoksullaştırdı, Çin’in yükselmesine zemin hazırlayarak ABD egemenliğini/“İmparatorluğunu” aşındırdı. Trump ve etrafındakiler bu sistemi düzeltmek değil; yıkarak yeniden kurmak istiyorlar. Tarifeler bu bağlamda küreselleşmeye karşı bir tür radikal müdahale niteliği taşıyor. 

(...)

Trump’ı yönlendiren faşist entelijansiya, tarifeleri sadece ticareti değil, siyasi ve kültürel değerleri küresel çapta yeniden şekillendirme amacıyla da kullanmak istiyor. Örneğin, federal hükümetle iş yapmak isteyen yabancı şirketlere, çeşitlilik, eşitlik, kapsayıcılık (ırkçılık, kadın, LGBTİ hakları) ve/veya iklim krizi bağlamında yayımlanan başkanlık kararnamelerine uyma şartı dayatılıyor. Faşist entelijansiyanın elinde Amerika artık küresel sisteme, yalnızca piyasa kurallarını değil, kendi kültürel ve politik normlarını dayatan bir güç olmayı amaçlıyor. 

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

No comments: