Son haftalarda ABD başkanlık seçimleri üzerine yazıyorum. Kimi dostlar “Bize ne? Ne halleri varsa görsünler” diyor. Oysa, içinde bulunduğumuz tarihsel dönemde, ABD seçimleri, “süreç olarak faşizm” üzerinde düşünmeye yardım edecek değerli ipuçları sunuyorlar.
***
(...)
BİR ‘FAŞİST DARBEYE’ DOĞRU
“Bir kişiye bir oy bir kez” sloganını, ilk kez Cezayir iç savaşının arifesindeki seçimlerde siyasal İslamın liderliğinin ağzından duymuştuk. Şimdi, aynı anlayış, ABD başkanlık seçimleri öncesinde karşımıza çıktı. Geçen cuma günü Trump, Hıristiyan milliyetçilerine (faşistlere) konuşurken “Güzel Hıristiyanlar sizi seviyorum, gidin bana oy verin. Bir daha oy vermek zorunda kalmayacaksınız, her şeyi o kadar iyi bir şekilde ayarlayacağız ki bir daha oy vermek zorunda kalmayacaksınız.” Gerçekten “acayip”ama, Vance’ın “ABD, Roma İmparatorluğu’nun cumhuriyet döneminin son günlerini (MÖ 75) anımsatıyor” (öyleyse bir Sezar gerekiyor) saptamasıyla uyumlu.
“Acayiplikler” bununla sınırlı değil. Trump, cuma konuşmasından bir gün önce, “O kadar çok oyumuz var ki oya ihtiyacımız yok. Halkıma oylara ihtiyacım olmadığını söylüyorum. İhtiyacımız olan tüm oylara sahibiz. Oylara ihtiyacım yok. Hiç kimsenin sahip olmadığı kadar çok oyumuz var. Oy vermek zorunda değilsiniz, endişelenmeyin” diyordu.
Sakın, Trump seçimi kazanmak için oya, başkan olmak için de seçimi kazanmasına gerek olmadığını düşünüyor, sonucu oylardan başka bir şeyin belirleyeceğine inanıyor olmasın!
(...)
No comments:
Post a Comment