Rejim, seçimlerde tehlikeyi atlattıktan sonra, tam da beklediğimiz gibi, halkı kemerleri daha da sıkmaya zorlarken kültür savaşlarını yoğunlaştırdı: Öncelikle, kadınları, çocukları, LGBTİ+ bireyleri (toplumun en korunaksız kesimlerini) hedef alarak baskıları artırıyor. Muhalefetin ise bir vizyonu hatta umudu yok. Levent Gültekin’in Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili vahim iddiaları da cabası...
SÜREÇ HIZLANDI
Yargı, yasalara göre değil, rejimin keyfine göre işliyor. Can Atalay temsilci seçildiği halde hâlâ tutuklu, uydurma gerekçelerle hapse atılan Merdan Yanardağ için 10 yıl isteniyor. Buna karşılık, IŞİD’in Türkiye sorumlusu şahıs serbest bırakıldı.
Kadınlı erkekli, siyasal İslamcı bir güruh, İBB’nin Feshane’de düzenlediği resim sergisini “Ecdat yadigârı mekânda; paganizm, LGBT, ahlaksızlık vb. her türlü din düşmanlığı var, milli manevi değerlere hakaret ediyor” iddialarıyla üç kez bastı. Siyasal İslamın kitlesi artık, “öteki”nin değerlerini yok etmek amacıyla sokağa inmeye başlamıştır.
(...)
Özetle, karşımızda, bir “eğilime” işaret eden “gericilik” kavramının çok ötesinde, “sivil toplumu” alanını, bireyin özelini denetlemeye, hatta yok etmeye kararlı totaliter bir devlet ve onunla kaynaşmış bir toplumsal hareket, diğer bir değişle kurumsal ve kültürel bir şekillenme süreci var: Bu bir “eğilim” değil, bir“yapısal” dönüşüm sürecidir.
VE BİR DE BU...
Bu süreç hızlanırken Levent Gültekin’in, “Ülke bitti, hiçbirimizin kurtulma şansı yok” ... “Benim kendi adaylığımı engelleme şansım yok dedi” iddiası geldi. Bu iddia rejimin taraftarlarının özgüvenini güçlendirecek muhalefetin umutsuzluğunu daha da derinleştirecektir.
(...)
No comments:
Post a Comment