Faiz artışının yüzde 15’te kalması ekonomistlerde, piyasalarda düş kırıklığı yarattı. Adeta, 50 mikrogram beklerken 15 mikrogram “madde” almış bir bağımlı gibi söyleniyorlar. Yetmedi yetmedi! Gerçekten de karşımızda bir bağımlılıkdurumu var. Türkiye kapitalizmi dış kaynak girişi olmadan yaşayamıyor. Dış kaynak girişi aksamaya başlayınca “terlemeye”, “titremeye”, “dış kaynak için her şeye hazırım” sinyalleri vermeye başlıyor.
Nasıl uyuşturucu “kartelinin” belli beklentileri varsa uluslararası mali sermayenin de gelmek için belli talepleri var. “Kartel” piyasadaki rakiplerini tasfiye eder; politikacıları, polisleri maaşa bağlar; egemenliğini kurunca yayılmaya başlar. Uluslararası mali-sermaye belli bir değerlenme (ülkede üretilen “artık-değerden” pay alma) oranı, hareketlerinde, araçlarında serbestlik güvencesi ister. Uluslararası mali-sermaye de değerlenme sürecine yerli kapitalistleri, politikacıları, devlet bürokrasisini ortak eder. Onlar da ekonomik-siyasi yaşamlarını uluslararası sermayenin gereksinimlerine göre düzenleyerek “artık-değerden” beslenmeye çalışır; gittikçe derinleşen bir bağımlılık ilişkisi oluşur.
(...)
Buradan iki çıkış yolu var: Birincisi para hacmini, “artık-değer” “havuzuna”uygun biçimde daraltmak (ekonomiyi küçültmek halkı yoksullaştırmak). Bu mali-sermayenin tercihidir. Kısa dönemde, madde bağımlısı gibi biraz rahatlatır ama, bağımlılık derinleşir. Borç yükü arttıkça, borç ödeme kapasitesi zayıfladıkça, “kartelin” dayatacağı kimi “uygunsuz” taleplere de katlanmak gerekecektir.
İkinci yol (hâlâ kapitalizmin içindeyiz) ülkenin “artık-değer” üretme kapasitesini güçlendirmekten geçiyor: Yerli, sanayi-tarım üretimini güçlendirmek, iç tüketimi desteklemek, bunun için devlet kaynaklarını da kullanmak. Büyük sermayeyi bu yeni programı desteklemeye ikna etmek-zorlamak, rantiye ekonomisini hızla daraltarak ranta giden payın, “artık-değer” üretimi devresi içinde kalmasını sağlamak. Dış borç ödemelerine belli bir süre için ara vermek. Tüm bunları bir halkçı, dayanışmacı, kardeşlik, laiklik-özgürlük, bilimsel-kültürel yenilenme (Rönesans) söylemiyle desteklemek.
(...)
No comments:
Post a Comment