Ukrayna halkı bir yıldır bir “haksız savaş”ın yükünü canları, yaşam alanlarının yıkılması pahasına üstlenmeye zorlanmış olmanın sonucuyla, dünya da çok tehlikeli bir belirsizlikle yüz yüzedir.
HEGEMONYA MANEVRALARI
ABD 2014’ten bu yana Ukrayna’yı NATO’ya doğru iterek yeni bir hegemonya restorasyonu projesi başlatmış, AB’nin desteği ile süreci savaşa kadar getirmiştir. Ancak, “restorasyonun” imkânsızlığını bir kez daha kanıtlanmış, gerileme süreci daha belirginleşmiştir.
Rusya, ABD ve Avrupa’nın 2014’ten bu yana gittikçe artan basıncı karşısında, yaşamsal bir tehlike sezerek Ukrayna’ya girdiğinde ABD tüm dünyayı yeniden kendi liderliği altında toplamayı planlıyordu. Birleşmiş Milletler’de Rusya’ya Ukrayna’dan çıkma çağrısı yapan önergeyi 141 ülkenin desteklemesine, 47 ülkenin çekimser kalmasına bakınca ABD amacına ulaşmış gibi görünüyor.
Gerçekteyse, iki büyük güç Hindistan ve Çin’e, ek olarak İran, Pakistan, Bangladeş, Irak, Cezayir gibi ülkelerin, çok sayıda Afrika ülkesinin çekimser kalmış olması, daha sonra Rusya’ya ekonomik diplomatik destek vermesi, öteki gruptan Brezilya’nın tarafsızlaşması, dünya nüfusunun 2/3’ünden fazlasının ABD projesine katılmadığını gösteriyor. Geçen hafta gerçekleşen BM oylaması da dengelerinin değişmediğini gösteriyordu, New York Times’ın 1. yılı değerlendirirken “Batı Rusya’yı tecrit etmeye çalıştı ama yapamadı” diyordu.
(...)
Yazının tamamını okumak için tıklayınız