Son G7 toplantısından, Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ne (KYİ) karşı Küresel Altyapı ve Yatırım Ortaklığı (KAYO-PGII) inisiyatifi çıktı. G7 grubu KAYO’nun arkasına, 2027 yılına kadar 600 milyar dolar koyacakmış. Ancak, bu fon, “yardım ya da hibe değil, gelişmekte olan ülkelerin demokrasilerle işbirliğinin yararlarını görmelerine yardım edecek stratejik yatırımları temsil ediyor” (Biden).
ANLAMIYOR MU? İKTİDARSIZ MI?
ABD liderliğinde Batı, onun bir ifadesi olan G7 ülkeleri liderleri ya Çin’i ve KYİ’yi anlamıyorlar ya da anlıyorlar ama ellerinden pek bir şey gelmiyor. Çin üzerine bu kadar çok araştırma varken bence ikinci olasılık daha güçlü.
(...)
İkincisi, KAYO, “demokrasilerle çalışmanın yararlarını” gösterecekmiş. Gelişmekte olan ülkelerin yönetici kuşakları, entelijansiyası bu “yararları”, sömürgecilik döneminden, II. Dünya Savaşı sonrasında krediler ve “yardımlarla” yaratılan bağımlılık ilişkilerinden, “demokratikleşme” adına yapılan siyasi-askeri müdahalelerden, mali şantajlardan gayet iyi biliyorlar; bugün “demokrasiler ittifakı” denen şeyin, Ortadoğu’nun despotik rejimleriyle kucaklaşmasını, ABD ve İngiltere’de parlamenter rejimlerin içinde krizlerini ibretle izliyorlar. “Demokrasiler ittifakı” ülkelerindeki “yapısal ırkçılık” da cabası. ABD’nin Bağdat’ta, Felluce’de yarattığı yıkımı, İşkence resimlerini unutmak da olanaksız.
DÜMENİ KIRILMIŞ GEMİ
ABD liderliğindeki Batı ittifakı fırtınalı denizlerde dümeni kırık, patlayıcı maddeyle dolu bir gemiye benziyor. Üstelik bu geminin nereye doğru sürüklendiği hangi limana çarpacağı da belli değil.
(...)
Doğal olarak, bu kapitalizmin de krizlerden kaçınması olanaksız. Ancak, halkını (olası muhalefeti) en ileri dijital teknolojilerle yakından izleyen, denetleyen, gerektiğinde kaynakları, ekonomik-siyasi şokları emecek biçimde hızla harekete geçirebilen, bir anlamda geleceğin kapitalizmine çok daha uygun, bir modelin krizlerle yaşama şansı, Batı’nın parlamenter sistemlerine ve piyasa ekonomisine kıyasla daha yüksek. (Devam edecek)
No comments:
Post a Comment