Rejimin ufkunda bir “mükemmel fırtına” şekilleniyor. İki olasılık var. Ülke, bu fırtınadan bu rejimi geride bırakarak çıkabilir, bir onarım (restorasyon değil!) ve inşa sürecine girebilir. Rejim, bu fırtınadan, dine dayalı bir kutuplaşmaya sığınarak çıkmaya kalkarsa, ülkeyi paramparça edebilir.
‘HASTA ADAM’
Rejim, laik Cumhuriyeti yıkarak Osmanlı geleneğini, estetiğini canlandırmaya çalışırken, emperyalizmin Osmanlı İmparatorluğu’na atfettiği “hasta adam” tanımlaması, bu kez Foreign Policy’de Steven Cook’un eliyle rejimin lideri için kullanıldı. Cook, AKP’nin Türkiye’yi demokratikleştireceğini düşünmüş tiplerden biri, bugün de Türkiye’de olanları anlaması uzak bir olasılık. Ancak tarihin acı şakasını görmezden gelmek de olanaksız: “Hasta adamın” mirasına sahip çıkmak isteyen liderin bizzat kendisi “hasta adam” olarak anılıyor.
(...)
Diğer taraftan, rejim açısından ülke içinde iki bozulma dikkat çekiyor. Birincisi, ekonomik kaynak sorunu ve kötü yönetim, bir borç krizi olasılığını besliyor.
(...)
İkinci bozulma, siyasi dengelere ilişkindir. Kamuoyu yoklamalarının sonuçlarından, seçmenin, (bu anketleri hazırlayanların ilişki çevrelerini düşünce) büyük sermayenin “hasta adama” olan güvenlerinin tükendiği anlaşılıyor. Yandaş entelijansiyanın kimi üyelerinin geleceklerinden korkmaya başladıklarını gösteren işaretler de artıyor.
(...)
Muhalefet tarafında belirgin bir toparlanma var. Rejime yönelik eleştiriler keskinleşiyor, hedefleri belirginleşiyor.
(...)
No comments:
Post a Comment