Thursday, February 25, 2021

Ekonomi, siyaset, kültür üzerine üç not

 

1) CHP sözcüsü sordu: “Merkez Bankası kasasından 128 milyar dolar, bir kuru inat uğruna boş yere yakıldı. 128 milyar dolar nereye, nasıl, kimlerin imzasıyla satıldı?”

(...)

Eleştirirken “yapısal belirleyicileri” unutmamak gerekiyor: Döviz rezervlerini eriten düşük faiz politikasının arkasında belli sınıfsal dinamikler var.

(...)

2) Yukarıdaki tartışma, hızla artan dış borç, Boğaziçi öğrencilerinin direnişi, Gara fiyaskosu, HDP’yi kapatarak Kürtleri “siyaset alanının” tamamen dışına itme çabaları, rejimin projesinin tıkanmasıyla ilgilidir. Rejimin liderliği, tıkanıklığı kutuplaşmayı derinleştirerek aşmaya çalışıyor.

(...)

3) Türkiye sol hareketinin geleneğinde, bir taraftan sınıf mücadelesini genel olarak ekonomik çıkarlara dayandırmak, kültürün maddiliğini yadsımak, “kültür savaşlarını”, esas mücadeleyi saptıran bir pratik olarak görme, diğer taraftan “kültürü” bugüne ilişkin bir “alan” olarak değerlendirme eğilimi egemendir. 

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Monday, February 22, 2021

Texas’ta serbest piyasa ve afet

Sevgililer Günü”nde Texas’ın payına, son 30 yılın en büyük kar fırtınası ve dondurucu soğukları düştü. Elektrik, doğalgaz şebekeleri, internet, telefon sistemleri çöktü, sular kesildi; bu yazı yazılırken hâlâ milyonlarca insan içilebilir sudan, düzenli elektrikten ve gaz servisinden mahrumdu. İnsanlar konutunu ısıtacak olanağa sahip akrabalarının evlerine sığındılar; çoluk çocuk, yaşlı genç aynı mekânı paylaşarak “süper bulaşıcı” ortamlar yarattı...

(...)

NEO-LİBERAL GERİCİLİĞİN AFETİ

Texas’ı vuran kriz neo-liberalizmin ürünüdür. Üç etken kesişerek bu krize yol açtı: Denetim ve düzenlemeden kaçan bir “serbest piyasacılık”. Yalancı ve yandaş medya ortamı. İklim krizi inkârcılığı.

(...)

Neo-liberalizmin müstehcenlik çukurunun dibinin olmadığını da Colorado Belediye Başkanı Tim Boyd’un sözleri sergiliyordu: “Her fırsatta yardım isteyen insanlardan gına geldi. Yalnızca güçlüler hayatta kalacak, zayıflar yok olacak.”

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Thursday, February 18, 2021

‘Yeni Faşizm’ - ‘Yeni Anayasa’

 

Geçenlerde bir yazıma (28/01/21) siyasal İslamın AKP rejiminde, kendini istikrarlı biçimde tekrar eden istikrarsızlıkların, bu “istikrarının” bozulmaya başladığına dikkat çekmiştim. Son gelişmeler, sanırım beni destekliyor. Şimdi, istikrarlı biçimde tekrar eden istikrarsızlıkların “çelişkili bütünlüğü” içinde bir “olay alanı” şekilleniyor, bir kesinti/kopuş gündeme geliyor olabilir.

‘N’OLUYOR? N’OLUYOR?’

Bu kez bu soruya, Clov’un (BeckettOyunun Sonu) “Şeyler kendi seyrini izliyor” sözleriyle cevap veremeyeceğim. Evet, “süreç olarak faşizm” ilerliyor ama sürece garip işler de ekleniyor.

(...)

Olay alanı” olasılığı, “olayın” parçası olma, yeni sadakatleri ve yeni bir “tarihi yapma” şansına işaret ediyor. Geride kalan 20 yılın deneyimi, CHP’nin bu şansı yakalama şansının hiç olmadığını düşündürüyor. Yine dönüp dolaşıp “geniş anlamda” solun “duruma” müdahale etme bu “olay alanı” içinden “Yeni Faşizm”in anayasasına direnme kapasitesine geliyoruz. O zaman da “Liderliklerinin birbirleriyle konuşarak bir ortak zemin bulmalarını önleyen nedir?” diye düşünmeden edemiyoruz.

yazının tamamını okumak için tıklayınız

Monday, February 15, 2021

Kutuplaşmış toplumda siyaset

 Trump’ı hem suçlu bulan hem de kurmaca bir teknik gerekçeyle aklayan garip “azil duruşması”nı izlerken “süreç olarak faşizmin” acı gerçeğini bir kez daha gördüm: Toplum, “kültür savaşlarında” kutuplaşınca, büyük parçaları farklı “gerçeklikler” içinde yaşamaya başlayınca, “siyaset”, parlamenter sistemin “pazarlık-uzlaşma” pratiklerinin sınırlarını aşmaya başlıyor.

AYNI GERÇEKLİĞİ PAYLAŞMIYORLAR

Trump, seçimlerden çok önce “Ancak çalınırsa kaybederiz” söylemini yerleştirmeye, yeni bir “gerçeklik” inşa etmeye başlamıştı (ne de olsa “Reality Show” -gerçeklik şovusunucusu değil miydi?). Seçimlerden sonra, hiçbir kanıt sunmadan, “Herkesin bildiği gibi biz, silme kazandık ama seçimleri çaldılar”, “Şimdi ülke elden gidiyor” demeye devam etti.

(...)

AYRILIK, KARŞITLIK, TESLİMİYET

İki kişi, bir şeye “beyaz” diyorsa, beyazın farklı tonlarını tartışarak konuşmaya devam edebilirler. Yok eğer biri siyah diğeri beyaz diyorsa aralarında görüş ayrılığı değil, karşıtlığı var demektir; artık konuşmaya devam edemezler. “Azil duruşmasını” izlerken, Jacques Ranciére’in bu uyarısını anımsadım; Türkiye’de gündeme gelmeye başlayan “yeni anayasa” projesini düşündüm.

Rejim, anayasa projesiyle “süreç olarak faşizm” içinde, “totaliter çemberi” kapatmayı planlıyor. Bu durumda, “Gelin birlikte yapalım” ya da “Tartışmayı halka açalım” çağrıları, “Laikliğin anayasadan çıkarılacağını tahmin etmiyorum” açıklamaları...

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Thursday, February 11, 2021

ABD için ‘geri dönmek’ kolay mı?

 

ABD Devlet Başkanı, yeni dönemin dış politikasını açıkladığı 4 Şubat konuşmasına “ABD geri döndü”, “Diplomasi geri döndü” sözleriyle başladı.

(...)

O KADAR ÇOK ŞEY...

ABD’nin “geri dönmesi” için çok sayıda ve çelişkili etkenin, bir yapboz resmin parçaları gibi bir araya gelmesi gerekiyor.

(...)

ABD’nin “geri gelmesi” için gerekli tüm bu parçalar yerli yerine otursa, ABD bu oluşumu yaşatacak bir ekonomik güç, siyasi güven ve istikrar resmi sunabilse bile, ortaya çıkacak “koalisyon” de facto bir bloklaşma anlamına gelecek, barışa değil, büyük güçler arasındaki karşılıklı korku ve güvensizlik ortamına katkı yapacaktır. Buradan ne “normal” ne de “barış” çıkar!

Yazının tamamını oku mak için tıklayınız

Monday, February 08, 2021

Totaliter rejim burada, muhalefet nerede?

 

Rektör-Kayyım”, Melih Bulu, rejimin patolojik semptomudur. Öğrencilerin hızla diğer kentlerde ve üniversitelerde yankılanan tepkilerinin rejim tarafından yaşamsal bir tehdit olarak algılanması, “disiplin ve cezalandırma” cephaneliğindeki fiziki, simgesel araçların büyük bir önyargıyla, azami şiddetle harekete geçirilmesi şaşırtmadı. CHP’nin refleksi de…

Her adamın arkasındaki adam

Bu totaliter rejimin inşa süreci başlarken, 2000’li yıllarda birçok kez vurguladık: Devlet-lider-parti-hareket dörtlüsünü “bir”leştirmeyi amaçlayan bir rejim, kapitalist toplumu istikrarlı biçimde yönetemez.

(...)

Totaliter rejimin en derin çatlağı işte budur. Peki, ya “muhalefet”? O başını kuma gömmüş, bu çatlak yokmuş, demokrasi varmış gibi yapıyor, bir “meşrulaştırma makinesi” olmaya devam ediyor. Güçlerini birleştiremeyen, olduğundan küçük görünmeyi, adeta Sun Tzu’yu tersinden okumayı başaran sosyalist solu da ayrıca tartışmak gerekiyor.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Thursday, February 04, 2021

Bir ‘saplantı’ üzerine spekülatif düşünceler

 

IMF, Dünya Bankası, ABD’de Biden yönetimi, Johnson hükümeti, Dünya Ekonomik Forumu, enflasyonla mücadele etmeye öncelik veren politikalardan uzaklaşıyor. Dikkatler artık, özellikle pandemi ile derinleşen işsizlikle, yoksullukla mücadeleye, sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin altyapısını oluşturacak, ekonomilerin “katma değer” üretme kapasitesi yüksek sektörlerini destekleyecek, stratejik şirketleri koruyacak önlemlere odaklanıyor.

‘FOBİ’ VE ‘LOBİ’

Kapitalizmin merkezlerinde bir “paradigma değişikliği”, “büyük yenilenme” arayışı varken, Türkiye’de “faiz fobisi” ve “faiz lobisi” arasına sıkışmış bir enflasyon saplantısı söz konusu.

(...)

... Böylece ülke içinde refahın potansiyel kaynağı olan “birikmiş artık-değer havuzu” sürekli boşaltılır. Sonuna kadar boşalınca da döviz ve borç krizi...

Her iki süreç de çalışanların refahının ve ekonominin uzun dönemli büyüme olanaklarının, kısa dönemli sınıf çıkarlarına kurban edilmesi pahasına gerçekleşir. Ülke ekonomisi, “yapısal bağımlılıktan” neredeyse düzenli olarak tekrarlanan döviz-kredi krizlerinden kurtulamaz.

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Monday, February 01, 2021

‘Büyük Yenilenme’ ve sosyal demokrasi

 

Dünya Ekonomik Forumu’nun 2021 temasına göre bir “Büyük Yenilenme” gerekiyor. Aynı şeyi Sosyal Demokrasi (SD) için de söyleyebiliriz.

(...)

Dünya Ekonomik Forumu’nun genel müdürü, Schwab’a göre “Covid-19 krizi, eski sistemin 21. yüzyıla uygun olmadığını” gösterdi; bir “Büyük Yenilenme” gerekiyor. Schwab, şirketlerin “kâr maksimizasyonunun, hisse sahiplerinin çıkarının ötesinde, toplumun sorunlarına bakmaları gerektiğini” savunuyor. Fransa Devlet Başkan Macron “bu krizden ancak eşitsizliklerle mücadele eden bir ekonomiyle çıkabiliriz” diyor, ekliyor: “kapitalist model ve bu açık ekonomi, bugünün ortamında çalışmıyor”. Ford Foundation’un başkanı Darren Walker’e göre “eğer kapitalizm sürdürülecekse, neoliberalizmin tabutuna son çiviyi çakmamız gerekiyor”.

(...)

Şimdi, SD’nin yeniden yükselmesine uygun ortamda, sosyalist solun karşısına, yönetilemediğinde vahim toplumsal sonuçlara yol açan eski bir paradoks yeniden geliyor:

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız