Ekonomi yazarı Ercan Kumcu Sosyal Güvenlik yasasını tartıştığı yazısından ( Hürriyet, 25/12), içine düşülen duruma ilişkin “çıkmaz bir yol yaratıyoruz” diyor. Bence haklı ama sıra çözüm önermeye gelince bu duruma neden olan yaklaşımı kendine temel alması da çok ibret verici.
Kumcu yazısının sonunda “Ama, eninde sonunda, iktisadi kurallar her türlü kuralın üzerinde olacaktır. Bundan kaçışımız yoktur". Saptamasını yapıyor. Sorun da burada.
25 yıldır dünyada tüm toplumsal sorunları ekonomik çıkarlara indirgeyerek görme, bunu da “serbest piyasa” anlayışına kadar daraltma yaklaşımı egemen. Diğer bir değişle “eninde sonunda iktisadi kurallar her türlü kuralın üzerinde olacaktır”anlayışı…
Bu anlayış o kadar egemen oldu ki içerdiği ve önerdiği acımasızlık giderek kanıksandı.
Ne demek “eninde sonunda iktisadi kurallar her türlü kuralın üzerinde olacaktır”?
Şu demek: İnsan yaşamının ekonomik olmayan boyutları, ahlak, sevgi, sağlık, eğitim, doğal çevre, toplumsal barış, gelecek kuşakların mutluluğu, bunların hepsi, sıra iktisadi kurallara gelince ikinci plana atılacaktır. Önce iktisadi kurallar sonra insan!
Peki “iktisadi kurallar” aslında ne anlama geliyor. İktisadi kurallar toplumda egemen olan iktisadi ilişkinin yaşaması için uyulması gereken kurallardan başka bir şey değil. Köleci toplumda, iktisadi kurallar bu ilişkinin yaşamaya devam etmesi için gerekli kurallardı. Feodal toplumda da bu kez feodal ilişkinin yaşaması için gerekli kurallar egemen oldu. Bu gün egemen ekonomik ilişki sermaye. Bu yüzden iktisadı kuralların her türlü kuralın üzerinde olması, sermaye birikim sürecinin gereksinimlerinin her türlü kuralın üzerinde olmasından (tutulmasından) başka bir anlama gelmiyor. Bu ise bu ilişkide başat olan toplumsal kesimlerinin çıkarlarının toplumun tüm diğer çıkarlarının üstünde tutulacağı anlamına gelir. Bu gün uluslararasi mali, ona eklemlenmiş yerli yatırımcıların elindeki sermaye ve borsa başat olduğuna göre, tefeci sermayenin ve spekülatörün çıkarları tüm toplumun, sanayiciden, işçiye ve köylüye kadar herkesin çıkarının üzerinde olacak demektir.
Aç olanlar açlığa, evsizler sokakta yaşamaya terk edilecek, hasta olanlar paraları yoksa ölecek, tarım dünya pazarı karşısında korumasız bırakılacak, işsiz kalanların ne olacağını kimse düşünmeyecek. Sanayi, küreselleşme sürecinde ayakta kalacağım diye gittikçe daha fazla işçi çıkaracak, daha az istihdam yaratacak, tüm bunlar da ekonomik yasaların üstünlüğü adına olacak, sonunda da toplum bir yangın yerine dönecek. Döndü de!
Sermaye ve insan karşı karşıya gelince, üç yol var karşınızda. Birincisi sermaye toplumu yangın terine çevirecek. İkincisi: Toplum sermayeyi denetlemeye çalışacak. Üçüncüsü de: Toplum yangın yerine dönünce, sermaye ilişiksinin ötesinde ya da gerisinde yeni bir toplumsal şekillenme ortaya çıkacak.
No comments:
Post a Comment