The Daily Reckoning’in editörü ve Empire of Debt’in yazarı, mali analist ve ekonomist, Addison Wiggin ABD ekonomisinin dış dengelerini tartışırken diyor ki ( From “Know-how to Nowhere”, PrudentBear.com, 12/09/06)
“The diversion of U.S. domestic spending to foreign producers is, in effect, a loss of revenue for businesses and consumers in the United States. Is this important? Yes. The loss is higher than $500 billion per year. This is America's income and profit killer, and it can't be fixed with more credit and more consumption. This serious drag of the growing trade gap on U.S. domestic incomes and profits would have bred slower economic growth, if not recession, long ago. This has so far been delayed by the Fed's extreme monetary looseness, creating artificial domestic demand growth through credit expansion. The need for ever-greater credit and debt creation just to offset the income losses caused by the trade gap is one of our big problems.
An equally big problem is a distortion of the numbers. We are officially in great shape, but the numbers don't support this belief. Personal consumption in the past few years has increased real GDP at the expense of savings, while business investment has grown only moderately.”
[özetle: ABD iç tüketiminin ithal ürünlerine yönlendirilmesi, ABD işletmeleri ve tüketicileri için gelri kaybı anlamına gelir. Bu önemli mi? Evet kayıp yılda 500 milyar dolardan fazla… Bu And’de gelirleri ve karları öldürüyor… Bu sorun daha fazla kredi ve daha fazla tüketimle çözülmez…
Sayıların saptırılması de aynı derecede büyük bir sorun]
* Nihayet küçük Amerika olmayı başardık galiba. Aynı sorunlar: ithalat iç üreticiyi ve tüketiciyi eziyor, krediye yüklenerek bu destekleniyor, cari acık dış borç aldı başını gitti… ve Ekonomik verilere güvenmek olanaklı değil… Tevekkeli değil “Büyük Ortadoğu Projesinin” ortak başkanıyız…
* Wiggin’in saptamalarını, geçtiğimiz geçen Pazartesi yazımdaki (11/09/06) şu notla birleştirelim:
“IMF Araştırma Bölümü'nün başkanı Raguran Rajaran 'ın, adeta, dün size küreselleşmeyi satarken söylediklerimizin hepsi yanlıştı anlamına gelen konuşması da ibret verici: Adam, milyonlarca insanın yaşamı alt üst olduktan sonra, ''aslında'' diye ahkâm kesiyor.
Rajaran diyor ki (dikkat: sinirden tırnaklarınızı yiyebilirsiniz!): Sanayileşmemiş ülkelerde, ekonomik büyüme söz konusu olunca, yabancı sermaye olumsuz etki yapıyor; yerli parayı da aşırı değerli hale getiriyor. Yerel yatırımlar ve tasarruflar esas! Daha çok tasarruf eden, daha çok yatırım yapan, kendi imalat sanayiine, bunu koruyan bir döviz rejimine sahip olan ülkeler en hızlı büyüyen ülkeler. Sermaye hesaplarındaki serbestleşme yoksul ülkelere uzun dönemde zarar veriyor. Kısacası büyüme için esas olan, ulusal ekonomi, iç dinamikler, yerli tasarruflarmış. Yani küreselleşme, dünya piyasaları vb.. değil!”
Buradan, bu ülkede 1980’den bu yana sistemli olarak ve ısrarla uygulanan ekonomi politikalarının radikal bir biçimde yanlış olduğu sonucu çıkmaz mi? Diyeceksininiz, çıkar ve biz zaten bunu biliyoruz. İyi de bu uygulamaların sorumlusu kim. Maliyeti halka yüklenirken bu “yanlışlıktan” kim yararlandı? Benim mahalledeki oto galerisindeki Ferrarileri, sivilleştirilmiş Humwee’leri kim alıyor? Marinadaki o zevksiz ve duvardan duvara “Plazma” döşenmiş yatlar kimin? Malum, Biri için yanlış olan bir başkası için doğru olabiliyor… Post-modernizm işte…
Memleket elden gidiyor derken önce bu soruları da düşünmek gerekmez mi? Geçmişte bu politikalara biat etmiş, sadakatle uygulamış, simdi de karşımıza geçmiş, siyasi parti, parti lideri (bu politikalara sesi çıkartmayan Genel Kurmak Başkanlarını da unutmayalım) vb ile bu ülkenin elden gitmesi önlenebilir mi?
No comments:
Post a Comment