Bir evrensel “iyi”yi (hakikati) savunurken etik sınırları aşan eylemler “kötü”yü üretirler. Hamas’ın “Aksa Tufanı” operasyonu, bir hakikati (evrensel iyi),“Filistin davasını” savunmak adına “kötü”yü üretti. Şimdi yalnızca Hamas’ın varlığı, işlevi ve geleceği üzerinde değil, Gazze’deki insanların yaşamları, geleceği üzerinde de uğuruz bir soru işareti oluştu.
“Aksa Tufanı”, Filistin direnişi bağlamında, çok “kötü” bir örnek sergiledi ama “iyi”nin gerçekleşmesini engelleyen kimi fantezileri de gözler önüne serdi.
Fantezi 1: Filistin sorunu varken yerleşimci sömürgeci saldırılar sürerken İsrail devletinin askeri kapasitesi, istihbarat gücü sayesinde güven içinde, normal bir yaşam sürdürülebilir. Gerçek, sürdürülemeyeceğini, “Aksa Tufanı” aracılığı ile acımasız biçimde göstermiştir.
(...)
Fantezi 4: Netanyahu, “Güvenlik sorunu öne çıkınca kıymetimi anlayacaklar”, arkamda toplanacaklar fantezisinin zorunlu (hapse düşmemek için) tutsağıydı. Netanyahu, güvenlik sorununu öne çıkarmak ve yargıdan kurtulmak için, İsrail dinci-faşizmiyle ortak hükümet kurdu, yerleşimci zorbaları, faşist hareketi, İsrailli Araplar ve Filistinliler üzerindeki baskıyı artırmaları için serbest bıraktı. Bu nedenle, “Aksa Tufanı”nına ilişkin istihbarat zafiyetinin arkasında kasıt olduğuna ilişkin yorumlar da oluştu.
Genelde Netanyahu’nun Likud Partisi’ni destekleyen Jerusalem Post’ta, “Aksa Tufanı” ertesinde, 12 Ekim’de yayımlanan bir kamuoyu yoklamasının bulguları, halkın yüzde 86’sının, hükümeti destekleyenlerin yüzde 76’sının, “felaketten” Netanyahu’yu sorumlu tuttuklarını gösteriyordu.
(...)
Bir fantezi daha var: “Hamas’ı yok ederiz, Gazze’yi boşaltır yerleşimlere açarız”. Bu fanteziyi gerçekleştirme çabaları, bir soykırımın ardından kurulmuş olan İsrail’in bu kez bir soykırım yaratarak kendi varlığının meşruiyeti üzerine karanlık bir soru işareti koymasına yol açıyor.
No comments:
Post a Comment