Son aylarda üzerinde düşündüğüm kimi konular, salı günü, Financial Times’da yayımlanan bir yorum ve haberin yardımıyla birleşerek anlağımda Orwell’in “1984” romanına benzeyen bir resim oluşturdu.
‘1984’ÜN DÜNYASI’
“1984” dünyasında, totaliter bir rejim, sürekli bir savaş ortamı egemendir. Totaliter rejime bakınca teknoloji kullanarak konutların içine, özel yaşama kadar “her şeyi gören bir göz” (big brother), bir “yeni-dil” (newspeak) ve söylem yoluyla, yeni teknolojilerin yardımıyla gerçekle yalan arasındaki farkı silebilen (doublethink), tarihi yeniden yazabilen, bireylerin kimliklerini yok edebilen, ağır duygusal, cinsel baskı uygulayan bir iktidar görüyoruz. Bu dünyanın sıradan insanları (prols), “gelecek” umudu olmayan karanlık bir varoluş içinde yaşıyorlar. Bugün, bu dünyanın birçok bileşenini, “kapitalist küreselleşmenin” dünyasında bulmak olanaklıdır.
KÜRESELLEŞMENİN DÜNYASI
Küreselleşme birçok kez vurguladığımız gibi tarihsel bir çağ değil, ABD hegemonyasıyla, kapitalizmin yapısal krizini yönetmeye yönelik “serbest piyasa modelinin” bileşkesiydi, o anlamda da krizin ürünüydü. Bu küreselleşme, hem kapitalizmin krizini aşmak için gereken dönüşümleri üretemedi hem de giderek verimliliğini kaybetti. Böylece kapitalizmin dönüşemeyen ekonomik, siyasi ve kültürel sistemi “1984” dünyasını anımsatan bir canavarlaşma üretmeye başladı.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
No comments:
Post a Comment