“Değişim-dönüşüm” ikilisi, var olanı korumayı amaçlayan bir fantezi değilse, değişecek şeyin, değişimin ilkelerinin, araçlarının, yol haritasının sınırları çizilebilir bir proje olarak tanımlanması gerekir. Ne yazık ki Ekrem İmamoğlu’nun, “Türkiye için yeniden” başlıklı yazısı, bunu başaramıyor. Yazının kapsamlı bir çözümü bu köşenin sözcük sınırlarını aşar. Birkaç örnekle yetineceğim.
ASIL DEĞİŞMESİ GEREKEN ‘ŞEY’
İmamoğlu yazısında, yeni bir “siyasi örgütlenme mimarisi” öneriyor, “değişim-dönüşümden” söz ederken, demokrasi, laiklik, CHP geleneği, Atatürk ilkeleri, kamuculuk, yerelden başlayan kalkınma gibi bir konular kümesine dayanıyor. Gerekli, “değişim- dönüşüm”, Atatürk ilkelerine bağlı kalacak ama Cumhuriyetin kurucu değerlerini yeniden yorumlayacak, kapsayıcı bir demokrasi ve laiklik anlayışını benimseyecek. Dahası, bu “değişim-dönüşüm”kendini ön kabullerle, önyargılarla sınırlamayacak.
Bu “değişim-dönüşüm” ile toplumdaki kutuplaşma aşılacak, yoksulluğa karşı kamuculuk benimsenecek. Siyaset ve kalkınma yerelden başlayarak kurulacak, merkezi idare vatandaşların iradesi ile seçilen yerel yönetimler üzerinde vesayet(!?) kuramayacak. Bu “değişim-dönüşüm”, CHP’de güçlü bir liderlik, toplumdaki farklı fikirleri bir bütünlük içinde sentezleme kabiliyeti, farklı pozisyonlarayönelik yüksek duyarlılık gerektirecek.
(...)