(...)
Dünya ekonomisindeki bu yeni eğilimlerden söz edecek, rejimin bunlardan ne kadar uzak hatta ters yönde gitmekte olduğuna dikkat çekecektim. Birden, değerli dostum Merdan Yanardağ, “Öcalan’ı övdü” gibi absürt bir iddia üzerinden, gözaltına alındı, tutuklandı. Önce öfkelendim, sonra da buna bir bezginlik duygusu eklendi. Bu yazı işte bu bezginliğin sonucudur.
N’OLUYOR? N’OLUYOR?
“Ne olacak. Süreç kendi seyrinde gidiyor” (Beckett, End Game). Seçimlerden önce iki konuda uyardık. Eğer rejim kazanırsa, muhalefet büyük bir moral bozukluğu yaşayacak. Rejim çok tehlikeli bir eşikten geri döndükten sonra, onu buraya getiren güçlere, aktörlere yönelik sert bir saldırı başlatacak. Rejim kazandı ve ikisi de oluyor.
(...)
Merdan da bu süreci doğru tespit ediyor, mücadelenin öncelikle “ekmek peynir-boş tencere” üzerinden değil bunları da kapsayacak bir “kültür savaşları”hattında verilmesi, solun güçlerini bu bağlamda birleştirmesi gerektiğini anlatıyor, böylece rejimin, hegemonya kurma sürecinin “yumuşak karnına”(kültürel hegemonyaya) dikkat çekiyordu
Seçimlerden sonra, “süreç olarak faşizm” tam da öngördüğümüz biçimde hızlandı. Muhalefet üzerinde baskı, susturma çabaları, haklar ve özgürlüklere, kadın-LGBT hareketlerine saldırılar artıyor. Rejimin en karanlık arzularınıyasalaştıracak bir anayasa taslağı, CHP’nin Meclis’e taşıdıklarının da desteğiyle şekilleniyor. Rejimin en önemli ideolojik aygıtları TARİKATLAR eğitimden sağlık sisteminde devlet ve güvenlik bürokrasine, etkilerini hızla artırıyorlar. Muhalefette sağından soluna tam bir dağınıklık, stratejik boşluk egemen... “Oysa yoğun bir tutkuyla dolu kötüler.”