Covid-19 salgını, ekonomik kriz, ölümcül etkileriyle birlikte hızlanarak ilerlerken rejim, baroları parçaladı, Ayasofya’yı yeniden fethederek camiye dönüştürdü, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma talebini canlandırdı, Tabipler Odası görevini yaptığı için hedefe konuldu, bu arada “Stratejik İletişim” adı altında bir aktif propaganda ve muhalif seslerle mücadele örgütü kuruldu, altı yıl önceki bir olaya atıfla HDP’nin önde gelen isimleri apar topar tutuklandılar. Kılıçdaroğlu ve Akşener’in tutuklanacağı söylentileri de var.
Peki, ne oluyor? Beckett’in “Oyunun Sonu” yapıtından, çok sevdiğim o sözlerle, “Ne olacak. Şeyler kendi seyrini izliyor!”
Rejim, Covid-19 salgını, ekonomik kriz karşısındaki beceriksizliğinden, muhalefetin yararlanamayacak kadar basiretsiz olduğunu fark edince, “siyasal alanın”, “konuşulabilir olanın” sınırlarını “dini hakikat rejimini” egemen kılacak biçimde daraltma sürecinde yeni hamleler yapabileceğini gördü.