Uluslararası basında en çok konuşulan konulardan biri de küresel
düzeyde artan toplumsal huzursuzluklar. Olaylar her yerde birden
patladığına göre, “uzaylılar düğmeye basmış olmalı”
diye düşündüm. Mükemmel işleyen liberal demokratik kapitalizmin, mutlu
müreffeh düzenini sabote etmeye çalışıyorlar. Ardından da “Mars Attack!”.
Şaka
bir yana, AKP kurmaylarına, yandaş basının kanaat önderlerine hiç
acımıyor değilim. Kavram çantaları, olup biteni anlamalarına yardımcı
olacak cinsten değil. “Twitter’e Osmanlı tokadı” filan...
On yıldır, türlü fantezi (bu ülkede dindarlara zulüm ediliyor,
darbe yapacaklar, demokratikleşiyoruz, şu açılım, bu açılım) yamalarıyla
sarmaladıkları simgesel dünyalarında destek aldıkları, yaptıklarını onaylayan ses birden kesildi, dayandıkları “anlamlar zinciri” koptu… Şimdi, (á la Lacan) “Büyük Öteki”nin onaylayan sesi susunca, belirsizlik, güvensizlik, tutarsız, hatta anlamsız ünlemeler, korku, şizofrenik-paranoya: “Herkes bize karşı! Adamın arkasındaki adam kim? Yıllar önce planlandı? Düğmeye bastılar..”
Bu
sırada başımızı kaldırıp baktığımızda, maddenin beklentilerimize uygun
biçimde devindiğini görüyoruz. Tarih bildik sesler çıkarıyor; dilini,
yönünü, hareketini anlıyoruz. Bu yüzden polis copuna, gaza, tazyikli
suya, öfkeli yüzlere karşı kahkaha, alay yükseliyor. “Baş eğmeyenler” mutlu, zihinleri açık. Yaralarını sararken bile...
‘Dünyada işler yolunda değil’
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
No comments:
Post a Comment