Geçenlerde bir “entelektüel” liberal “Anti-emperyalizm, milliyetçiliğin kibarcasıdır” demiş. Bu ilginç saptama iki yoruma açılıyor.
Birinci
yorum; artık kapitalizm değişti, emperyalist (bir ülkenin başka
ülkelerin yönetimlerini, ekonomilerini, askeri müdahaleye gerek
kalmadan, finansal-diplomatik şantajlarla, satın alınmış yerel
işbirlikçilerle yönlendirme) eğilimlerini, devletler arası egemenlik
bağımlılık ilişkilerini, eşitsiz gelişme dinamiklerini aştı; emperyalizm
tarihe karıştı diyor. Öyleyse olmayan bir şeye karşı çıkmaya çalışmak
ya bir tür deliliktir ya da milliyetçiliğin müstehcenliğini örtmeye çalışan bir incir yaprağı.
İkinci olasılık; emperyalizm var, Lenin’in
emperyalizme ilişkin, tekelcilikten, piyasa, kaynak rekabetinden
kaynaklanan, yönlendirme, denetleme, ilhak eğilimi, sömürü saptamaları; Fanon’un deyimiyle “öteki’nin ulusal mekânda iktidarı”
olgusu hâlâ geçerlidir, ama bunlara karşı çıkmak müstehcendir,
milliyetçilik olarak mahkûm edilmelidir; bugün esas olan emperyalizme
işbirliği yapmaktır, diyor.
(...)
Yazının devamını okumak için "tık"layınız
No comments:
Post a Comment