Ah şu piyasalar meğerse kendi kendileri dengeye gelemiyorlarmış. Kriz bir kere başlayınca, eğer piyasalar kendi hallerine bırakılırsa gittikçe derinleşiyormuş. Şimdi piyasalar Merkez bankalarından gelip kendilerini kurtarmasını istiyormuş. Merkez bankaları iki arada bir derede kalmışmış. Financial Times’ın ekonomik editörü Martin Wolf’a göre, piyasalar ekonomiyi rehin almış. Bu güne kadar aç gözlülükle büyük spekülasyonlarla büyük riskler altına giren piyasalar, eğer bizi kurtarmazsanız, ekonomi batacak diyorlarmış. Merkez bankaları piyasaları kurtarsa, kendi ideolojisine göre (neo-liberalizm) aslında batması gerekenleri ödüllendirmiş olacak. Kurtarmazsa yüz binlerce insan işsiz kalacakmış
The Economist “bırakın batsınlar, ama dünya ekonomisini batıracak kadar batmasınlar” diyor. Martin Wolf, dolar değer kaybetmeye devam etsin ama çökmesine izin verilmesin diyor. New York Times editörü, ben küreselleşme (sermaye hareketlerinde serbestlik) filan anlamam. Yabancıların gelip bizim varlıklarımızı satın almasına izin verilemez diyor. Halbuki hazine bakanı ABD dış açığını finanse etme derdinde, ne kadar çok gelirse o kadar iyi diyor…
Sizi bilmem ama benim kafam karıştı. İşi piyasalara bıraktık, küresel ısınmadan, borç krizine kadar her şeyi berbat ettiler. Aslında piyasalar diye bir şey olmadığını, bu kavramın birbirini yiyen spekülatörlerin rezaletini gizlemekten başka bir anlama gelmediğini düşünürsek, bu kafa karışıklığı hemen dağılır. Müthiş bir zihin açıklığı oluşur. Zihin açıklığına yardımcı olması için bir de küçük bir bilgi vereyim: ABD nüfusun en zengin %0.1’nin geliri geçtiğimizi 20 yılda dörde katlanmış…
No comments:
Post a Comment